Sabah ve Fotomaç gazetelerinde yazan Gürcan Bilgiç'le, konuların detayına girmeden güzel bir soru-cevap şeklinde röportaj gerçekleştirdik. İnternet üzerinden olduğu için daldan dala atladık ama olsun. Kendisine teşekkür edip hemen röportajı sunalım.
...
- Mesleğe nasıl adım attınız? Neden spor medyasında çalışmayı seçtiniz?
Aile mesleği diyebilirim. Babam Necati Bilgiç yılların spor yazarıdır. Onunla işe gide – gele mesleğe çok ısındım. Lise bittikten sonra da, üniversite ile beraber mesleğe başladım. Çok usta hocalarım oldu. İyi arkadaşlarım oldu. Klasik deyimle “alaylı” gazeteciyim. Muhabirliğin virüsünü taşımaya başladıktan sonra, atlatma haberin tadını alınca, bu işten de kopmak zor.
- Futbol yorumluyorsunuz, bunun için zaman harcıyorsunuz. Peki zamanında futbol oynamışlığınız var mıydı? Ve futbolcu olmak ister miydiniz?
Herkes gibi amatör oynadım. Çekmece genç takımında lisansiye olmuştum. Ama çok yetenekli değildim. Futbolcu olmayı elbette isterdim. Fakat bunun için gerekli şartlara sahip değildim :))
- Spor medyasında örnek aldığınız ve zevkle okuduğunuz, görüşlerine değer verdiğiniz isimler kimlerdir?
Bizim nesil şanslıydı. İslam Çupi’ler, Şansal Büyüka’lar, Attila Gökçe’ler vardı. Hepsi kalem ustası. Kelimeleri dans ettirirlerdi. Hele rahmetli Orhan Aldinç. Şarkıcı Ayşegül Aldinç’in de babasıdır. Tadına doyamazdınız. Şimdi yazılar daha teknik oldu. Edebi değeri olmayan, düz yorumlar. Gazetelerin bir an önce basılma telaşı içinde, çok özenli yazamıyoruz maalesef.
- Avrupa'da bu sezon çekişmeli ligler yaşandı. Chelsea gol rekoru kırarak şampiyon oldu, Marsilya 18 yıl aradan sonra şampiyon oldu, Bayern Münih beklendiği gibi yine şampiyon oldu. Inter ve Barcelona ise kalan liglerin favorileri. Sizce Avrupa'da nasıl bir sezon geçti? Ve size göre sezonun en keyif veren maçı hangisiydi?
Çekişme mi var, yoksa rekabet mi azaldı. Barcelona ile Real Madrid en yakın rakiplerine 30 puan fark yaptılar. İngiltere’de de heyecan haftalar önce iki takıma kaldı. Artık beklenmedik şekilde sonuçlanan maç neredeyse yok. İki takımın birbirini sarsarak, dişe diş oynadıkları maç hatırlamıyorum. Ama Ali Sami Yen’deki Galatasaray – Bursaspor karşılaşması Türkiye’de bu sezon oynanan en kaliteli maçtır bence.
- En keyif aldığınız lig, en keyif aldığınız takım ve en keyif aldığınız futbolcular hangileridir?
En keyifli lig tartışmasız İngiltere’de. Hiçbir takım rakibe göre oynamıyor. Çıkıyorlar, güçleri neyse ortaya koyuyorlar. Sekiz ya da yedi yemişler umurlarında değil. Futbol için sahadalar. Takım ise herkes gibi Barcelona, futbolcu da Messi’dir. Geçen gün Delgado Fox TV’ye yaptığı röportajda, “O’nun oynadığı futbolsa, bizim ki nedir bilemiyorum” dedi. Haklı çocuk.
- Tribünde izlediğiniz ilk maç hangisidir?
Ercan Aktuna’nın jübile maçıydı. Fenerbahçe ile Romen Milli Takımı İnönü Stadı’nda karşılaşmışlardı. 2-0 Fenerbahçe kazanmıştı. Yılını hatırlamıyorum ama 1975 olabilir.
- Dünya Kupası'nda ülkemizi izleyemeyeceğiz. Sizce turnuvayı kim şampiyon bitirir?
İki favorim var, İspanya ve İngiltere… Brezilya hayal kırıklığı yaratacak. Arjantin’in performansı ise belirsiz.
- Milli Takımımız'da Guus Hiddink dönemi başladı. Bizim en önemli özelliğimiz her zaman "mücadele"dir. Sizce futbolcularımız bu mücadelelerinin yanına taktik zekalarını da ekleyebilecekler mi? Guus Hiddink döneminden beklentileriniz nelerdir?
Hiddink elindeki kadro yapısına göre sistem oluşturuyor. En büyük şansımız bu. Kalıpçı bir hoca değil, değişebiliyor, araştırıyor. Zeka konusunda sıkıntılar var. Bu kadar yetenekli oyuncuların, başarısız olmasının temel nedeni de bu zaten. Yabancı meslekdaşları bizimkilerden daha zeki. Ben baskılı ve coşkulu bir milli takım yaratılmasını bekliyorum.
- Yavaş yavaş Türkiye'ye gelelim. Galatasaray'da da Rijkaard dönemi başladı. Benim kişisel görüşüme göre de doğru bir karar alındı. Siz bu sezonu Rijkaard ve Galatasaray açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Reijkaard’dan kimse beklediğini bulamadı. Farklı bir şey de yapamadı. Benim için değer ölçüsü budur. Bu kadar önemli bir teknik adam, bize farklı ve iyi bir şeyler göstermeliydi. Bunun ölçüsü şampiyonluk değil. Sahadaki farklılıklardır. Hollandalı hocalar genelde önce bir sistem peşine düşerler. Bu yüzden başta bocalarlar, sonra takım toparlanır. Bu da olmadı Galatasaray’da. Van Gaal ise Bayern’de başardı bunu. Reijkaard devam ederse bize bu farklılığını gösterebilir mi? Ben inanmıyorum, yanılacağımı da sanmıyorum.
- Fenerbahçe'yi konuşalım. Sezon başında Aykut Kocaman sportif direktörlüğe getirildi ama bu görevin içi boş bırakıldı. Sizce Aykut Kocaman bu sezon takıma nasıl bir katkı sağlamıştır? Daum'dan sonra Aykut Kocaman takımın başına geçebilir mi?
Muhtemelen plan buydu. Ama bu düşünce Daum – Kocaman ikilisinin ilişkisine bomba koydu. Takımın bu hale düşmesinin temel nedeni de budur. Başkan gelip işlere el koyunca, ikisinin de hükmü kalmadı. Fenerbahçe’de profesyonel planlamanın hayalden öteye gidemeyeceğini hep birlikte anladık. Ancak başka bir başkan ve yönetim anlayışı ile olabilir.
- Daum genelde "hedef teknik direktör" olarak tanımlanır. Kendisinden çok fazla bir şey beklemezseniz, iyi kötü sizi ülke sınırları içerisinde başarılı yapar. Ama iyi futbol oynanan maç sayısı da bir elin parmaklarını geçmiyor. Sizce Fenerbahçe Daum'u tekrar getirerek hedef mi küçülttü?
Bu kadar iyi açıklanabilir. Küçük vizyona uygun teknik adam…
- Baktığımız zaman Fenerbahçe son 10 lig maçında gol yemedi ve Ankaraspor maçını çıkarırsak toplam 9 maçta 12 gol attı. Ama atılan gollerin tamamı puan getirdi. Fenerbahçe'nin bu kadar iyi defans yapmasını ama hücumda kısır gözükmesini neye bağlıyorsunuz?
Sistemin gereği. Zaten Guiza gibi bir santrafor ile fazlası mümkün değildi. Daum da hedef hocası. Önce gol yemeyeyim, nasılsa atarım diye düşünüyor. Uzaktan şutlarla, pozisyona bile girmeden maç kazandılar. Umarım sezon bittiğinde yönetim kazanan haklıdır diye düşünmez.
- Gelecek sezon Fenerbahçe'nin daha iyi bir sezon geçirmesi için hangi mevkiilere transfer yapması gerekiyor?
İyi uç adamları ve arkası dönük oynayabilen, en azından kaleci ile karşı karşıya kaldığında gol atabilen bir santrafor bulmaları lazım. Semih Şentürk gibi bir yetenek var ellerinde ama bunu da heba ettiler.
- Yalnızca beni ilgilendiren bir soru sorayım ve Fenerbahçe konusunu geçelim. Emre Belözoğlu'nun bu takımda 2. kaptan olmasını ben şahsen içime sindiremiyorum. Mehmet Topuz da Çaykur Rizespor'la yapılan hazırlık maçında, hem de ilk maçı olmasına rağmen kaptanlık pazubandını takmıştı koluna. Sizce bu konuda biraz daha titiz davranılması gerekmez mi? Bu kadar kolay mıdır bu iş?
Hangi gelenek kaldı ki, bunları eleştirelim. 100. yıl şampiyonluğundan sonra üç kaptan; Tuncay, Rüştü ve Ümit Özat takımdan ayrılıp gittiler. Niye gittiler? Şampiyon takımı kim bırakır, Şampiyonlar Ligi’nde oynamaktan kim – neden vazgeçer? Fenerbahçe kalitesini paraya endekslediler. Artık forma veya gelenekler kimsenin umurunda değil.
- Bursaspor, ligin başında hedeflemediği şampiyonluğun peşinden koşuyor. Geçen sene de Sivasspor lige renk katmıştı. Bursaspor'un bu başarısını nasıl değerlendiyorsunuz?
Müthiş bir iş başardılar. Gurur duydum. Şans da yanlarındaydı, iyi organize oldular ve iddialarını korumayı bildiler. Bursa bir futbol şehri, gelecek sezon da bu iddiayı taşıyabilecek transferler yapmaları ve kalitelerini yükseltmeleri lazım. Yoksa onlar da geçici olurlar.
- Gelecek sezonda da Bursaspor gibi lige damga vuracak bir Anadolu takımı olabilir mi? Olabilirse size göre hangisi olabilir?
Çıkış beklenen iki kulüp kaldı; Kayseri ve Gaziantep. Ancak kentlerin heyecanı, bu sinerjiyi takımlarına aktaramıyor. Kayseri’de de, Gaziantep’te de taraftarların ikinci takımları var. Futbol seyircisi değiller. Başarının yanındalar. Bu yüzden değişmeleri lazım.
- Futbol bahsini kapatalım. İşiniz dışında günlük hayatta nelerle uğraşırsınız, hangi aktivitelerden zevk alırsınız?
Ben bahçe işlerinden büyük keyif alırım. Domates – biber ekerim. Çapalarım, sularım. İki oğlan var; onlar da lisanslı yüzücü. Büyük vaktimizi eşimle beraber onlara harcıyoruz. Teniz oynamaya başladım. Herkese tavsiye ederim. Yıllarca halı sahalarda haybeye tekmeler yemişiz. Büyük keyif.
- İnternet medyasını takip eder misiniz? İnternetle aranız nasıldır?
Ancak birileri uyardığında bakabiliyorum. Daha önce antu.com’u takip ederdim ama çok boş fikirler ve katılımcılar olduğunu gördüm. Artık bakmıyorum. Sporx’e girerim her gün. Bir de genç arkadaşlar yazdıkları yazılar için mail ile link attıklarında, onlara bakarım.
- THE SON -
güzel olmuşa ama emre'yi içine sindir kardeşim. senden benden fazla emek harcadı bu yıl. emeğine saygı göstermek lazım değil mi?
YanıtlaSil