Futbol ; Faİr Play, Cesaret, Mücadele ve Zafer...

31 Aralık 2013 Salı

Fenerbahçe 5 - 1 Kayserispor




Kayserispor teknik, hızlı, genç bir ekip. Topu seviyorlar. Topu ayaklarında tutmayı seviyorlar. Bu yüzden de ligin en çok faul yapılan takımı konumundalar. Ligdeki pozisyonları da malum. Bir an önce dipten çıkmak istiyorlar. Fenerbahçe ise vitesi inanılmaz yükselttiği haftaların ardından geçen hafta Karabük'te virajı dönemedi. Ligimizde medya desteğinin her hafta birden bire değişeceği gerçeğinden yola çıkarak, haftalardır aldıkları sonucun tesadüf olmadığını kanıtlamak isteyeceklerdi Kayseri önünde. Yani her iki takımın da kazanmak zorunda olduğu bir maçtı, bu yüzden de ben karşılıklı gollerin olacağı, bol pozisyonlu bir maç bekliyordum. Bol pozisyon ve gol gördük ancak oyundaki kalite açısından denk değildi iki takım.

Kayseripor 4-3-3 dizilişiyle hızlı, atak, saldırgan başladı. Fenerbahçe de bu baskıya aynı şekilde karşılık verdi. Orta sahalar çabuk geçildi, sürekli gözlerimiz sağa sola çevrilmekten yoruldu. Tempo ve heyecan yüksekti, adeta bir Premier Lig maçı izliyor gibiydik. Ancak bu tempo futbolu bizim ülkeye oldukça uzak; ağır gelen bir futbol. İki takım da bu viteste 90 dakika oynasalar bayılan futbolcular olur. Haliyle 15 dakikalık bu futbolun ardından soğukkanlı olan takım oyunun temposunu düşürüp kontrolü ele alacaktı. Bu takım da Fenerbahçe oldu. Tecrübeliler ve kaliteliler. Topa sahip olup vitesi düşürdüler, kendi futbollarını oynamaya çalıştılar. Ama yine de bu geçiş süreci hızlı olmadı. Orta üçlüyle hücum üçlüsü arasında pas köprüsü kolay kurulamadı. Mehmet Topal üçüncü bir stoper gibi oynuyor zaten, hücuma hiç çıkmıyor. Meireles de oyuna katılmakta gecikti. Maçın en iyilerinden Cristian ileriyi zorluyordu. Özellikle Emenike'yi hedefledi sürekli. Ama geçmiş maçlarda gördüğümüz o Sow - Kuyt - Emenike'nin geriden sürekli desteklendiği akışkan futbolu pek göremedik. Bu aşamaya yükselmek gecikti. Kayseri orta sahada kalabalıktı, merkezi iyi kapatıyordu, Fenerbahçe de bunu Gökhan Gönül'ün sağdan bindirmeleri ve Sow'un orta sahaya gelip pas alışverişine girmesiyle kırmaya çalıştı. İlk yarının sonuna doğru da artık kontrolü tamamen eline aldı. Yine de ceza sahası içine çok fazla giremediler, sürekli uzaktan şut denediler. Cristian ve Meireles önderliğinde.

İkinci yarıya girildiğinde Prosinecki Sefa'yı çıkarıp Monche'yi sağa çekti. Sefa'nın yerine giren Alper sol beke geçerken Ömer Bayram da sol öne yerleşti. Daha çok hücum yapmak istediler. Ama bu değişikliklerin ne kadar başarılı olduğu tartışılır. İkinci yarının hemen başında Cristian'ın penaltı golü geldi. Soldan gelişen bir ataktı. Sow'un attığı gol de yine soldan Kuyt'ın geliştirdiği bir ataktı. Bobo'nun beraberliği getiren golünden hemen 2 dakika sonra Fenerbahçe'nin Sow'la tekrar öne geçmesiyle maç fiilen bitti. Kayserispor sahadan silindi. Fenerbahçe de rahatladı. Halı saha maçına döndü maç. Teknik, taktik vs. yoktu artık. Ve halı saha maçında atılan goller gibi inanılmaz güzellikte goller izledik. Sow, Emenike, Caner müthiş goller attılar.

Maçta eleştirilecek iki önemli noktadan ikisi de teknik direktörle alakalı. Bobo bütün maç dökülüyorken, Fenerbahçe kendini rahatlatan skoru çok erken bulmuşken, Kayseri de hücuma hiç çıkamıyorken yedekteki Nobre neden dakika 80'de oyuna girdi? Daha erken girip en azından maçın halı saha maçına dönmesini engelleyebilirdi. Bir eleştiri de Ersun Yanal'a. 3-1'lik skor 63'te geldikten hemen sonra Salih'i oyuna sokmalıydı. Ancak bekledi. 4'üncü gol 70'te geldi, bekledi. 5. gol 76'da geldi, yine bekledi. Ve 86'da oyuna soktu. Salih altyapıdan dün çıkmış, heyecanlı bir genç değil. Oynadığı futbolla bu ligin en özel gençlerinden biri olduğunu defalarca gösterdi, artık ona daha çok süre verilmeli. Tam kendini geliştirip üst düzey maçlar için hazır hale gelecek döneminde. Ancak Ersun Yanal onu neredeyse hiç düşünmüyor. Ligin ikinci yarısında maçlar daha da sertleşeceği için Ersun Hoca'nın Salih'e ilk yarıda verdiği süreden daha fazla süre vereceğini sanmıyorum. Bu yüzden devre arasında sürekli oyanayacağı bir takıma kiralanma formülü gündeme gelebilir. Hem kendi gelişimi için bu şart, hem de futbolseverler bu kadar yetenekli bir futbolcunun yeteneğinden mahrum kalmamalı diye düşünüyorum.

Sonuç olarak, Fenerbahçe de bu maçla birlikte devreyi 8 puan önde, şaaşalı bir galibiyetle bitirerek Karabük'te çizilen karizmasını tekrar yükseltti, bu ligin en büyük favorisi olduğunu tekrar gösterdi.

Ne Aramıştınız

''Hayata dair ne öğrendiysem futboldan öğrendim. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.''
Albert Camus.

Popüler Yazılar

Zİyaretçİler

Futbol Blog. Blogger tarafından desteklenmektedir.