Futbol ; Faİr Play, Cesaret, Mücadele ve Zafer...

17 Haziran 2011 Cuma

Sihriyle Şampiyon Yapan Gerçek Bir Kahraman (Alex Değerlendirmesi - 2)


Aykut Kocaman bence sezon başında teşhisi yanlış koydu. Medyadaki genel akıma o da kapıldı. Her şeyi Alex bozuyormuş gibi, nokta bir bakışla Alex'i takımdan kesti. Fenerbahçe şu haliyle sınıf atlamadığı müddetçe, kadroda Alex varsa her zaman ilk 11'de oynamak zorunda. Takımın oyun yapısı ve futbolcu kadrosu başkasına imkan vermiyor zira.

Fenerbahçe'nin pek de sürprize yer vermeyen oyun yapısı kabaca bellidir yıllarca. Takımın oyun kurucusu Alex'tir ve hücumun yarısından fazlasını Alex üstlenir. Takım iyi de olsa kötü de olsa Alex bir şekilde skor üretir, bazen maç kurtarır, bazen de şampiyon yapar. Takım ona ayak uyduramadığı zaman, yani takımın geri kalanı yetersiz olduğu zaman şampiyonluklar elden gidiyor. Gerçi Alex'in takıma geldiğinden beri şampiyonluk yarışı içinde olmadığımız bir sezon hatırlamıyorum Aragones'li 2008-09 sezonu haricinde. Onun dışında Fenerbahçe sürekli şampiyonluğun en önemli adayı oldu ve sezon içerisinde Alex'ten bolca faydalandı. Fakat "Avrupa'da Alex'le Olmuyor" düşünce tarzına Aykut Kocaman da katılınca takımın başına gelir gelmez yaptığı ilk icraat Alex'siz bir takım yaratmaktı. Hamlelerini buna uygun olarak yaptı.

Sezon başındaki düşüncesi neydi Kocaman'ın? Kanatların birinci hücum yönü olduğu, hızlı bir 4-3-3 sistemiydi. Alex'in orta 3'lüde yeri yoktu. Haliyle Stoch ve Dia gibi iki kanat alınırken Alex yedek soyunmaya, ilk 11'de çıktığı maçlarda da oyundan alınmaya başladı. Fakat Aykut Kocaman'ın hesap edemediği ve bence Alex konusunda çuvalladığı nokta şuydu: Alex'in yokluğunda takımı hücumda kim sırtlayacaktı? İki kanat oyuncusu daha henüz uyum sorununu atlatmamışken, orta sahada Cristian Baroni ve Emre sezona hazırlıksız girmişken, takım nasıl hücum yapacaktı? Yapamayacaktı. Bu hamlenin başarısız olacağını anlayan Kocaman da zaten başka türlüsünün çok zor olduğunu anlayıp tekrar takıma Alex'i kattı ve yavaş yavaş galibiyetler gelirken ikinci yarının yıldızı Alex oldu.

Devre arasından güçlü dönüş, Alex'in moralsizliğini atlatması ve her futbolcunun bireysel performansının üzerine koymasıyla birlikte sezonun ikinci yarısında tarih yazıldı. Galibiyet almayı öğrenen takım, kötü de oynasa bir şekilde 3 puanı almayı bildi. Ve seri galibiyetlerdeki baş kahraman, sezonun ilk yarısında oynamaması için kitlelerin oluştuğu, "seneye gidecek zaten" diye tahminlerin yapıldığı, "Avrupa futbolunda 10 numara devri bitti" diye ukalalığın edildiği Alex'ti. Bazen kritik duruma giren maçların en mühim anlarında duran toplarıyla kilidi açtı, bazen arkadaşlarını hareketlendirdi, tribünleri ayağa kaldırdı, yapılamayacak şeyleri yapıp atılamayacak golleri attı. İki büyük derbi maçında resmen takımı kurtaran adamdı. Galatasaray ve Beşiktaş maçlarında Fenerbahçe'nin attığı 6 golün tümünde imzası vardı. "Büyük maçlarda oynamıyor yeaa" diyenlere selam olsun...


Biraz taktiksel detaya girecek olursak Alex'le ilgili söylenecek önemli şeyler var. Alex, pas yapma konusunda pek başarılı olmayan (bence) Fenerbahçe orta sahasının hücumla olan bağını kurdu, köprü vazifesi gördü. Efsanevi oyun zekasını sahada durması gereken yer konusunda çok iyi kullandı, her zaman müthiş bir pas alış mesafesine geçti ve az top kaybıyla topu kaleye yaklaştırdı.

Fenerbahçe'nin, sezonun ikinci yarısının ortasından itibaren uyguladığı defansif düzenin ana hattını da Alex çizdi. Fenerbahçe öne geçtiği maçlarda skoru korumak adına saha içinde yer değişiklikleriyle defansif direnci arttırdı. Diziliş 4-2-3-1'den defansın ön planda olduğu bir 4-3-3'e geçti. Sağ kanat Mehmet Topuz ortaya yaklaştı ve 3'lünün bir parçası oldu. Santrfor Niang ise kanatlardan birine geçti, defansif bir kanat oyuncusu oldu. Alex ise tek forvet olarak en uca kondu. Birçok yönden bu diziliş bana geçen senenin Inter'ini hatırlatıyordu. Hatırlayın Eto'o'nun sol bekliğe evrilişini, ilerde yalnız duran hedef adam Milito'nun fırsatları değerlendirmedeki müthiş ustalığını.

Fenerbahçe bu şekilde skoru korumayı başarıyor, topun arkasına sağlam geçiyor, defansif bir takıma bürünüyordu. Fakat topun sahibi olunduğu anlarda ise bir kısırlık meydana geliyordu. Normalde takımın oyun kurucusu olan Alex, en uca geçince Fenerbahçe orta sahası pas yapmakta sıkıntı çekiyordu. Emre istikrarlı bir şekilde bir takımın oyun kurucusu olacak kapasitede değil. Mehmet Topuz'un oyun görüşü çok zayıf, Selçuk'u saymıyorum zaten. Haliyle yerden pasla ileriye taşınamayan top, kanatlara akan Niang ya da Stoch'a havadan gönderiliyordu. Aykut Kocaman muhtelemen Alex'in sahte 9 özelliğini göstermesini bekliyordu fakat topun bir şekilde Alex'e ulaşması lazım ki Alex etkinliğini gösterebilsin. Fenerbahçe orta sahası topu ileriye taşımakta sıkıntı çekince en uca konan Alex pek bir varlık gösteremedi.


En başa dönüp birkaç şey söyleyip yazıyı bitirelim. Aykut Kocaman'ın Alex'le olan sıkıntısını aşağıdaki yazılardan birinde söyledim. Tekrarlayayım: Top kaybedildiğinde Alex'in yapmadığı presler orta sahada bir şeffaflığa neden oluyor, o bölgedeki delikten faydalanan rakipler hızlı bir şekilde orta sahayı geçiyorlardı. Geçmiş yıllarda Fenerbahçe'nin defansif orta sahaları Alex'in pres yetersizliğini nispeten kapatıyorlardı fakat bu sezona hem Emre hem de Cristian Baroni çok kötü girdi, onlarda da pres yapmama özelliği baş gösterdi. Haliyle bu eksiklik anormal derecede göze batıyordu. Aykut Kocaman da takımın orta saha yapısını değiştirmek yerine tek bir kişiye yükledi sorumluluğu: Alex'ten daha çok koşmasını istedi. En azından rakibiyle beraber hareket etmesini, daha geniş alanda oynamasını, daha hareketli olmasını istedi. Ve bunu başardı da. Alex rakibini kovalayan, nispeten pres yapan, hatta rakibinin ayağına kayıp top kapan bir adama dönüştü. Bu dönüşümü irdelerken başka bir adam haline gelen, hem de bu yaşta, Alex'i alkışlamak gerekir. Alex dönüşürken takım da kendine gelmeye başladı. Fenerbahçe orta sahası daha dengeli, daha güçlü oldu; haliyle Alex artık tartışılmaktan kurtuldu. Bu dönüşüm takımı da etkiledi elbette ve Alex maç kurtardı, müthiş goller attı, sezonu son haftaya taşıyan adam oldu.

Sonuç

Sezona her anlamda kötü giren Fenerbahçe'de teknik direktör bunun faturasını Alex'e kesmeye niyetlendi fakat takımın geri kalanının da Alex'ten pek farkı olmadığını görünce Alex'i tekrar takıma dahil etti. Ardından takım düzelince Alex kalitesini ortaya koydu, takımı sırtladı, baş kahraman oldu ve gönderilsin diye kampanya yapılan adam açık ara farkla sezonun gol kralı oldu. Tarih bu sezonu Alex adına bambaşka yazacak.

Alex de Souza'nın bir fan sitesi var. Tavsiye ederim. Tıklayın.

0 yorum:

Yorum Gönder

Ne Aramıştınız

''Hayata dair ne öğrendiysem futboldan öğrendim. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.''
Albert Camus.

Popüler Yazılar

Zİyaretçİler

Futbol Blog. Blogger tarafından desteklenmektedir.