Ayhan Atalay'ın üslubu ağır ama söyledikleri önemli. Bir Fenerbahçe taraftarı olarak takımımın asla şikeyle maç kazanmasını istemem. Takım ruhuna aykırı bu. Ortada iddialar var. Ankaragücü cephesi bu konunun TFF nezdinde araştırılmasını istiyor. Bence araştırılmalıdır. Kendi takımım eğer böyle bir şey yapmışsa yüzüm kızarır ve bu yönetim gidene kadar da takımı izlemem. Ama her şeyi de bir maça bakarak kabul etmemek lazım. Serkan Kırıntılı'nın ilk iki golde yapacağı hiçbir şey yok. Son golde de tüm takımın gözü yerde yatan Güiza'da idi, ne olduğunu anlamadan golü yedi. Kaldı ki topu gördüğü halde o golü yese bile kalecinin şike yaptığından bahsetmek komik. Aynı kişiler Volkan'ın Kasımpaşa'dan yediği 3 gol hakkında hiçbir şey söylemiyorlar. Volkan satılmış mıdır? Ya da Leo Franco ve Leo Franco ile aynı golü yiyen Rüştü Reçber satılmışlar mıdır? Futbol hatalar oyunudur ve hata yapmaya en müsait kişi de kalecidir. Ortada kanıtlanmış hiçbir şey yokken kötü gol yiyen kaleciye şike yapmış demek, kimse kusura bakmasın şerefsizliktir.
15 gündür yaşanan bu gerginliğin sahaya yansımaması güzel, maçtan sonra olay çıkmaması daha da güzel. Ama 90 dakikada yüz kızartıcı bir şey varsa, o da yerde acı çeken Bekir'e çakmak atan Ankaragücü taraftarıdır. Ben bu yaratıklara taraftar demek istemiyorum ama bu blogda terbiye sınırlarını aşmamak lazım.
Bunları da geçtikten sonra maça dönelim. Fenerbahçe, ülkenin en soğukkanlı takımı. Yaş ortalaması da yüksek ve takımdaki birçok oyuncunun Süper Lig'de oynadığı maç sayısı çok fazla. Gerginliklerin üstesinden gelmesini, soğukkanlı olmasını biliyorlar. Tabii bu sadece Süper Lig için geçerli. Türkiye Kupası için aynı şeyi söylemek mümkün değil. O maçta futbolcular sahaya çıkarlarken yüzlerindeki tedirginlik belli oluyordu. Alex'in golünden sonra bile bu skoru koruyamayız dedim ve Trabzonspor daha iyi hazırlandığı maçı kazandı. Aynı soğukkanlılığı Fenerbahçe o kulvarda gösteremiyor.
Maç, klasik bir Fenerbahçe oyunuyla başladı. Ayağında çok top tutup aniden vites yükseltmek istedi takım ve daha 2. dakikada Hürriyet'in ayağının kaymasıyla Alex'le gol pozisyonuna girildi. İlerleyen dakikalarda Ankaragücü Fenerbahçe'nin üzerine gelmeyince Fenerbahçe daha rahat bir futbol oynadı. Ankaragücü'nün bütün maç yapmak istedikleri belliydi. Ortasahada rakiplerini kalabalık ve sıkışık alanda karşılamak istiyorlar, bu dar alanda top kapıp kenarlara yayılmak istiyorlardı. Ve top kendilerindeyken ortasahada geniş alana yayılmak düşüncesindeydiler. Bu teoride mümkündü ama pratikte işe yaramadı. Boyu kısa İlhan tek forvet, boyu ondan daha uzun olmayan Mehmet Çakır da uzak forvet rolündeydi. Kenarlardan gelen ortaları Fenerbahçe defansı hiç zorlanmadan karşıladı çünkü orta yapılan yerde kafa hakimiyetini sağlayacak hiçbir Ankaralı topçu yoktu.
Roger Lemerre belli ki oyuncularına bütün hafta boyunca aynı taktiği ezberletmiş ve farklı bir plan da üretmemiş. Ankaragücü Özer ve Vederson arasındaki uyumsuzluktan hiç faydalanamadı. Sürekli orta yapmak yerine yerden, özellikle Fenerbahçe'nin sol kanadından yüklenseydiler belki ordan, belki de seken toplar sayesinde uzaktan bir gol bulabilirlerdi. Yapmadılar. Fenerbahçe'yi de başka türlü zorlayamadılar.
Fenerbahçe Ankaragücü'nün aksine, Galatasaray'ın tüm sezon boyunca yapmak istediği şekilde, rakip cezayayı etrafına dizildi ve orda top çevirdi. Emre ve Selçuk'un aynı anda formsuz olmaları tüm taktiği etkiledi ama Mehmet Topuz ve biraz Özer, takımı bu anlamda ayağa kaldıran isimlerdi. İkinci yarıda Alex'in çıkıp Cristian'ın girmesiyle daha gömülü bir Fenerbahçe bekliyordum ama tam tersine daha iştahlı bir Fenerbahçe vardı sahada. Cristian, kişisel görüşümdür, iyi gününde olduğu takdirde bu ülkenin Emre Belözoğlu ile beraber en iyi önliberosudur. Belki Emre kadar yırtıcı, onun kadar bozucu değil ama topu alan kişiye yardım etmesi, en önemlisi de seri ve isabetli pasları takdire şayan. Gayet iyi bir oyun çıkardı bugün. Golünü de attı. Güiza biraz daha iyi vursa asist de yapacaktı ama öznesi Güiza olan bir cümlenin yüklemi olumlu olmuyor maalesef.
80'den sonra Trabzonspor maçını da düşünen Fenerbahçe, biraz daha geriye çekildi ve Ankaragücü'ne daha ilerde ve etkili pas yapma imkanı verdi. Özetlerde gözüken tüm Ankaragücü atakları 80'den sonradır zaten.
Takımın yardımlaşma duygusu şahane, Volkan'ın bilmem kaç dakikadır gol yememesi güzel. Gökhan Gönül'ün çıkık omzuna rağmen 75 dakika acı çekerek oynaması ise günün en güzel hareketi. Alex'ten sonra şu takımda en sevdiğim oyuncudur adaşım Gökhan.
Son söz de şu olsun. Bu hafta ilk önce Trabzonsporlu oldu tüm Türkiye, dün akşam ise Ankaragücülü. Haftaya yine Trabzon. Ulan Fenerbahçe sen adamı bukalemuna çevirirsin.
0 yorum:
Yorum Gönder