Fenerbahçeliler'in yakından takip ettiği Di Massimo Talento blogu yazarlarından İlker Yılmaz ile röportaj yapma isteğimi kendisine ilettiğimde aynı günün akşamı bana kabul ettiğini bildirdi. Aslında blogun diğer yazarı Sencer Yücel ile de konuşmak isterdik ancak biz kendisini askerde sanıyorduk; meğersek döneli 3 ay olmuş :) Neyse; biz de İlker Yılmaz'a sorduk, sağolsun cevapladı. Dilerseniz lafı fazla uzatmadan İlker Yılmaz'a teşekkür ederek bu güzel söyleşiyi taktim edelim...
- Klasik sorulardan başlayalım: İlker Yılmaz kimdir ve nasıl Fenerbahçeli olmuştur?
> İlker Yılmaz 1984 Nisanında İstanbul'da doğmuş, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite gibi çeşitli okullarda okuduktan sonra askere gidip gelmiş, fiili olarak bir işte çalışmayan biri. Gerek askere gitmeden önce, gerek askerden döndükten sonra bir çok işe başvurdum, bazılarında da çalıştım ama pek mutlu olamadım. En azından 3-4 sene sonrası için bile beni mutlu edecek bir işyeri çıkmadı karşıma. Nasıl Fenerbahçe'li olduğum sorusuna gelirsek; Fenerbahçeli olmam için birileri birşey yapmadı. İlk başlarda tanıdığım herkes Fenerbahçeli'ydi zaten.
- Bloglarla tanışman ne zamana denk geliyor? İlk takip ettiğin bloglar hangileri? Ve blog açmaya nasıl karar verdin? "Di Massimo Talento" nun ne anlama geldiğini açıklar mısın?
>Bloglarla tanışmam 3-3,5 sene öncesine denk geliyor. Arkadaşım Ümit bir blog açmıştı. Öylesine havadan, sudan bahsettiği bir blogdu. Bana da çok ısrar etti aç diye. Fakat ben yalnız başıma blog açarsam yapamam diye düşünüyordum. Çünkü daha önce açtığım bir blog vardı. Sencer'e söyledim ve o da beraber yapalım dedi ve böylece açtık. Aslında futbol, blogun tümünü kapsamayacaktı ama aylar geçtikçe bu yönde şekillendi blog. İlk 1 seneki postlarımızda futboldan başka da çok yazı var. Blogun isim babasını Sencer tanıyor. Türkçe ''En iyi yetenek'' anlamına geliyor. Evet türkçesi biraz saçma ama o gün bunları düşünmedik bile. Blogun 2,5 yıl süreceği hiç aklımıza falan gelmedi yani. İsim önemsizdi o günlerde.
- Sence iyi bir blogun özellikleri ne olmalıdır?
> Tabi ki özgün olmalı. Bunun yanında çok blog okumalı ve bahsedilmeyen konulara daha fazla ağırlık vermeli. Ve tabiki de yazarken önce kendi zevk almalı.
- Ne gibi hedefler koymuştun blog açarken? Bu hedeflerine ulaştın mı?
> Blog açarken hiçbir hedef koymadım. Daha önce de dediğim gibi öylesine açmıştık ve bizi okuyan, en azından saygı duyan ufak da olsa bir kesim var, yeterli zaten. Daha da ötesi sanırım birilerinin para vermesi olurdu.
- Ülkemizdeki blogların sayısı bir hayli fazla. Sence ilerleyen zamanlarda, örneğin 5-10 yıl sonra, spor gazeteleri önemini yitirir, bloglar daha da fazla önem kazanır mı?
> Pek tabii ki ilgilenenen kişi sayısı arttıkça çeşit de artacaktır ve buna bağlı olarak kalite de kimine göre düşecek, kimine göre yükselecektir. Bu oyuncak araba değil ki 3 kat merdivenden aşağı düştü kırılmadı, çok kaliteli diyelim. Sonuçta fikirler, düşünceler yazılıyor. Yalan yazılmadığı takdirde hepsine saygımız var. Blogların önemine değinirsek; gazete tiryakileri var, elbette gazeteler daimi olacaktır ama önemini ne kadar yitirir bilmem. Şunu kesin olarak söyleyebilirim ki blog yazma işini tek iş olarak görenler olmadıkça gazetelerden önemli olmaları imkansız. Bence kendini geliştiremeyen, araştırmayan, okumayan yazarlar biraz tırsmaya başlasa iyi olur. Çünkü onlardan çok daha kalitelisini bedavaya sunanlar var.
- Şu an takip ettiklerin, beğendiğin ve beğenmediğin bloglar hangileri?
> Hepsini takip etmeye çalışıyorum ama hangisini beğendiğim hususu zor bir soru. Unuttuklarım kesin olacak, kusura bakmasınlar ama bir çırpıda aklıma gelenler; Borges, Lambuja, Klasik Futbol, Stereotype Ball, Noat Samisa, Jesus Almeyda, Chao Grey, Hayatım Fenerbahçe, King Santillana. Beğenmediğim bloglar elbette var. Hatta çok saçma yazıp insanlar nasıl ilgi gösteriyor ona da şaşırdığım bloglar var ama isimlerini söylemem doğru değil.
- Bazen blogda bir şeyler yazıp kafan dağıldıktan sonra sildiğin oluyor mu?
> Yayınlandıktan sonra sildiğim oldu ama en az 1-1,5 yıllık yazılardı onlar. Taslak olarak sorarsan çok oldu. Hatta her taslak olarak sildiğimi yayınlasaydım 1/4 oranında yazı sayısı artardı.
- Türkiye'de Fenerbahçe dışında sempati gösterdiğin bir takım var mı? Ve diğer ülkelerden sevdiğin takımlar hangileri?
> Fenerbahçe dışında Karagümrük ve kardeş takımı Karşıyaka'yı desteklerim.İngiltere, Almanya ve Fransa insanı bana çok antipatik geliyor. Gidip muhabbet mi ettin kardeşim niye sevmiyorsun diye sorarsan, evet muhabbet etmedim, ülkelerine gitmedim ama samimi gelmiyor bu ülkeler bana. Normalde de ''oo çok iyi takım'' diye takım tutmuyorum. Ama illa İngiltere'den bi takım söyle dersen Liverpool, Almanya'dan Jürgen Klopp nedeniyle Dortmund, Fransa'da da Marsilya. Bana 2 Akdeniz ülkesi, İspanya ve İtalya çok sempatik gelir. Ama iki ülkede de şu takımı tutuyorum diyemem. İtalya'da Milan, Juventus, Udinese, Genoa, Fiorentina, Roma sevdiğim takımlar. İspanya'da Villarreal, Atletico Madrid ve Valencia'yı severim. Tabi Celtic'i unutmayalım. Arjantinden Boca Juniors, Brezilya'dan da Flamengo.
- Futbolu yorumluyorsun da, futbol oynuyor musun? Halısaha maçlarına gider misin?
> Yaşım ilerledikçe kramponların ayağımda kalma süresi azaldı. 1 ay önce halı sahada top oynadım ama ondan önce de 1 sene geçmişti üzerinden. Elbette her hafta belli bir saatte halı sahada bulunmak isterim ama 12 adamı toplamak açısından pek mümkün olmuyor bu. 16 yaşında toprak sahaları bırakmıştım. Bazen keşke bırakmasaydım diyorum. Çünkü oynamak izlemekten çok daha zevkli. - Fenerbahçe ligin son maçında Trabzonspor'la oynayıp şampiyonluğu Bursaspor'a kaptırdı ve Cristoph Daum'un sözleşmesi feshedilip yerine Aykut Kocaman getirildi. Senin bu dönemle ilgili düşüncelerin ve beklentilerin neler?
> Valla bunları uzun uzun blogumda yazdım. Kısaca üzerinden geçmem gerekirse Daum'un getirilmesi yanlış ama gönderilmesi de yanlış, Aykut'un getiriliş süreci yanlış ama getirilmesi doğru. Aslında tek ve en büyük yanlış Aziz Yıldırım. Bazıları yeni yeni farketti bu durumu.
- Aykut Kocaman'ın vaad ettiği hızlı oyun, rakip yarı sahada oynanan kompakt oyunda Alex nasıl bir role bürünür? Alex'in böyle bir takıma nasıl bir katkısı olur?
> Oyunu hızlandıran hızlı oyuncular değildir, topu koşturan oyunculardır. Fenerbahçe'de topu koşturacak en iyi isim Alex. Ben Aykut Kocaman'ın Alex'i sevmediğine inanmıyorum. Fakat Alex'den daha fazla fedakarlık bekliyor sanırım. İkisinin arasında bir olay bu. Yalnız şunu biliyoruz ki Alex önümüzdeki sezon yok. Aykut Kocaman neden Alex'in üzerine kursun ki bu takımı. Zaten sene başında yavaş yavaş Alex'e olan bağımlılığı bitireceğini söylemişti. Dediği gibi yavaş yavaş olursa sorun yok ama birden keserse çok sıkıntı yaşarız. Alex bir anda vazgeçilecek bir oyuncu değil.
- Ben şahsen Aykut Kocaman'ın verdiği değişim sinyallerini olumlu görüyorum ve kısa vadeli başarısızlıklarda hocanın arkasında olacağım. Sence Aykut Kocaman uzun vadede bu takımın Alex Ferguson'ı, Arsene Wenger'ı olabilir mi?
> Çoğumuz Aykut Kocaman'ın arkasındayız. İnşallah yöneticiler gibi hoca arkasında olmayız. Biliyorsunuz yöneticiler hocamızın arkasındayız dediklerinde ipi çekerler. Umarım taraftar Aykut Kocaman'a desteğini daimi tutar. Türkiye'de kim Alex Ferguson, Arsene Wenger olmuş ki Aykut Kocaman olsun. Fatih Terim bu pozisyona en yakınken neler yaşandı biliyoruz. Aykut Kocaman önce belli bir noktaya gelsin onu o zaman konuşuruz.
- Takımda eksik gördüğün neler var? Nerelere transfer yapılmalı?
> Santrafor alınacak zaten. bence ondan daha önemlisi Emre'nin yanına bir isim alınmalı. Hatta isim de vereyim; Selçuk İnan. Yabancı istersen Galatasaraylı arkadaşlara danışmakta fayda var. Adamların o bölgesi o kadar sorunlu ki 3 senedir scout kesildi arkadaşlar.
- Sana göre Fenerbahçe'nin ideal 11'i nasıl olmalıdır?
> Volkan - Gökhan, Lugano, İlhan, Andre Santos - (Transfer), Emre - Dia, Alex, Stoch - (Transfer). Transferlerin yabancı olacağını düşünürsek 7 yabancı ediyor. Muhtemelen Alex, Stoch, Dia üçlüsü Mehmet Topuz ve Özer ile rotasyona sokulur.
- Özel Hurmacı hakkında neler düşünüyorsun? Alex'ten sonra Alex'in yerini doldurabilir mi?
> O yüzden alındı zaten ve doldurur bence. Zihinsel ve teknik açıdan Alex'ten iyi değil ama fiziksel açıdan daha iyi.
- "Ya keşke şu futbolcu Fenerbahçe'de olsa" dediğin bir futbolcu var mı?
> Oscar Cardozo, genç Makelele ve genç Okocha - Zico dönemindeki Şampiyonlar Ligi maçlarını misal ben çok özledim. O zamanki maçlar kadar heyecanlı maçlar ne ligde ne de Avrupa'da izlemedim. Bu kadar maddi gücü yüksek ve futbol harici tüm branşlarda hem Türkiye'de hem de Avrupa'da başarılı olan bir kulüp neden futbolda Avrupa'da başarılı olamıyor? Ayağına gelen fırsatları neden bir bir geri tepiyor? Fenerbahçe ve Avrupa ikilisi hakkındaki düşüncelerini alalım..
> Buna verilecek tek cevabım var; Aziz Yıldırım yüzünden. Futbolu bildiğini zanneden, dar düşünen, ileriyi göremeyen bir başkanımız olduğu için. Aziz Yldırı elini ne kadar çok futbolun içine sokarsa bi o kadar çok başarısız olacağız.Diğer branşların neden başarılı olduğuna gelirsek; Tamamen maddi sebeplerden başarılıyız. Bizim voleybol takımımız Real Madrid'in futbol takımı gibi. Ver parayı gelsin en iyi voleybolcu. Ben bu tip branşlarda Barcelona olmayı tercih ederim. Biz millet olarak da sporun amacını unuttuk zaten. Kupa kazanmak başarılı olmak değildir. - Senin gördüğün en büyük Fenerbahçeli futbolcu kim? En çok hangi Fenerbahçeli futbolcuyu seviyorsun?
Valla 1990'dan beri gördüklerimizi gördüm ben sadece. O yıllardan önce gündüz çizgi film izleyen, akşam da uyuyan bir çocuktum. Futbolu da bilmezdim. Babam da izlemez zaten futbolu. Bana futbolu okuldaki arkadaşlarım sevdirdi. Valla benim aklımda hep bi Aykut var zaten. Çok klas golleri vardı. Onun dışında Okocha'yı çok ama çok severim. Müthiş oyuncuydu. Hele Premier Lig'e gitti daha müthiş bir oyuncu oldu. Keşke son 2-3 senesini Türkiye'de izleseydik. Uche'yi de çok severim. Boliç'i, Nielsen'i, Högh'ü, Rapaiç'i de severim. Ha bir de Deivid'i seviyorum.
- Güiza hakkında ne düşünüyorsun? Ben hiç düşünmüyorum mesela. Düşündükçe kafamı duvarlara duvarlara vurasım geliyor, geriliyorum, daralıyorum. :) Sen ne diyeceksin?
> Vallahi bıktım ya. Önce Kezman, sonra Güiza. Yiter ya yiter ya diyesi geliyor insanın :)
- Senin için bir maçı güzel ve zevkli kılan kriterler nelerdir? Yalnızca bol pozisyonlu maçları mı seversin yoksa başka şeylere de dikkat eder misin?
> Bol pozisyon seyir zevki açısından çok güzel ama o maç iyi bir maç değildir. Bol pozisyon demek bol defans hatası demek. Sen Young Boys - Fenerbahçe maçından ne kadar zevk aldın :) Bence mücadele üst düzey olmalı. Kasaplığa girmeden sertlik olmalı. Hatta birileri dellenip ufak çaplı bir kıvılcım çıkarmalı. Maçın bir tansiyonu olmalı yani. Maçın tansiyonu düştükçe futbolcunun motivasyonu da düşer.
- Maçlara gider misin? İlk gittiğin maç hangisi?
> Açıkçası Fenerbahçe maçlarına çok sık gitmiyorum. Ben Türkiye'de futbol maçının 2-3 saatlik bir eğlence değil de, bütün bir günü kapsayan eziyet olarak görüyorum. Evden erken çıkmalısın yoksa trafiğe yakalanırsın, maçtan saatler önce evden çık sağda solda dolan, bir şeyler ye-iç, erkenden maça gir, sonra maç bitsin koştura koştura eve gitmeye çalış. Zaten trafik de var. Şunu yapamıyorsun; öğlen kalkayım, akşama kadar arkadaşlarımla takılayım, akşam da maça giderim. Olmuyor işte. Eğer maça gideceksen o bütün gününü maç saatine göre ayarlıyorsun. Maçlar akşama sıkıştırılmasın, öğlen oynansın eminim daha zevkli olacak.Fenerbahçe'nin ilk hangi maçına gittim hatırlamıyorum ama ilk gittiğim maç Vefa Stadında bir amatör maçtı. O gün 3 maç arka arkaya izlemiştik.
- Maç izlerken bir uğurun, totemin var mı?
> Yok
- Beni ilgilendiren bir soru sorayım ve Fenerbahçe bahsini kapatalım. Emre Belözoğlu'nun bizim takımda kaptan olmasını ben şahsen içime sindiremiyorum. Henüz ikinci sezonunda kaptan olmasını da yadırgıyorum. Sen ne diyorsun?
> Valla ben bir futbolcuya rakip takımda oynadı diye nefret duymam. Emre'ye de nefret duymuyordum ama sevmiyordum. Çünkü çirkef hareketleri var. Galatasaray'da da vardı, Milli takımda da oldu. Bu adam böyle bir oyuncu. Ağacı yaş iken eğmeyenlerin suçu.
- Bu sezonki şampiyonluk adayın kim ve ligin geneli hakkındaki düşüncelerin neler? > Beşiktaş, Guti ve Quaresma'nın ötesinde Schuster ile güven veriyor. Şampiyonluğa en yakın onlar. Bursaspor'un üst sıraları zorlayacağını ama şampiyon olamayacağını düşünüyorum. Trabzonspor da bu sene şampiyon olabilir. Hatta Trabzonspor'u 2. favori yapıyorum. Galatasaray eğer geçen seneyi verimli kullansaydı bu sene çok şansı olurdu ama geçen seneyi de heba ettiler, bu sene de yeniden takım kurdular. Sanmıyorum şampiyon olsunlar. Fenerbahçe'de de çok sıkıntı çıkar. Ligin başına zaten kötü başlayacaktır ve panikleyen bir Aziz Yıldırım ortalığı çok karıştıracaktır.- Türkiye'de ve dünyada beğendiğin futbolcular kimlerdir?
>Trabzon'dan Selçuk İnan, Umut Bulut, Colman, Antalyaspor'dan Djiehoua, Gençlerbirliği'nden Hurşut. Dünyada Pirlo, Messi, Villa,
- Beşiktaş'ın Guti ve Quaresma transferleri hakkında ne düşünüyorsun?
> Hayırlısı olsun. Fakat dikkatli olunsun, birilerinin izinden gidiliyor. Sonu ona benzer yoksa.
- Son yıllardaki Anadolu takımlarının başarısını nasıl yorumluyorsun? Sivasspor'un kılpayı kaçırdığı şampiyonluğu ertesi sene Bursaspor kaptı. Eğer bir Anadolu takımı daha şampiyon olacaksa bu hangisi olur sence?
> Bu sene olursa Trabzonspor olur. İleride Kayserispor'un şampiyon olabileceğini düşünüyorum.
- Hakemlerimiz hakkında neler düşünüyorsun? Gerçekten bazen çok fazla haksızlık mı yapıyoruz yoksa hakemlerimiz gerçekten kötü mü?
> Hakemlerimiz kötüler ötesi kötü. Hatalı karar verebilirsin, hatalı kart çıkartırsın ama ben dikkatle hakemlerimizin jestlerine, mimiklerine bakıyorum sağlıklı bir insan profili göremiyorum. Eğer tek meslek olarak hakemlik yapılırsa çok başarılı hakemler çıkarabiliriz ama haftanın 3-4 günü işte çalışıp, iyi bir hakemlik yapılcağını sanmıyorum. Avrupa'da olabilir ama Türkiyede zor. Çünkü iş hayatı çok stresli.
- Milli Takımımız'da Guus Hiddink dönemi ile ilgili düşüncelerin ve beklentilerin nelerdir?
> İyi bir tercih. Tabi herkes Guus Hiddink geldi süper oyuncular yetiştirecek zannediyor da öyle olmuyor bu iş. Sonuçta milli takım hocası ligdeki oyuncuları seçiyor ve uzun aralıklarla bir araya gelen oyuncuları takım halinde oynatmaya çalışıyor. Eğer sürekli bir başarı istiyorsak çok daha farklı şeyler yapmalıyız.
- Hiddink olsaydın nasıl bir 11 çıkarırdın?
> Bu günün şartlarına göre değişir. Bu soruya cevap vermeyim.
- Dünya Kupası'nı beğendin mi? En çok zevk aldığın maç hangisi?
> Dünya Kupası çok zevkliydi. 2006'dan daha güzel bir Dünya Kupası izledik bence. Yarı Finaldeki Gana-Uruguay ve Paraguay-İspanya maçları güzeldi.- Avrupa'da bu sezon hangi takımları favori görüyorsun? Sence ligleri hangi takımlar şampiyon bitirir?
> Bu konuda çok net fikrim yok. Sezon öncesi çok maç izlemedim. Almanya'da Bayern alır, İngiltere'de Manchester alır, Fransa'da Lyon alır, İspanya'da Barcelona alır, İtalya'da çok süpriz olur. Juventus'tan şüpheliyim bu sene. Şampiyon olabilirler.
- Real Madrid Mourinho ile birlikte Barcelona'ya devrettiği havalı takım olma hüviyetini tekrar geri alabilir mi? Çok istedikleri Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu'nu kazanabilecekler mi sence?
> Ben çok kritik yerlere transfer yapacaklarını düşünüyordum ama ala ala Di Maria ve Carvalho'yu aldılar. Bi sol bek alınmadı mesela. Bu sene değil ama bir sonraki sene çok daha iyi bir Real Madrid izleriz.
- En keyif aldığın lig, en keyif aldığın takım ve en keyif aldığın futbolcular hangileri?
> En keyif aldığım lig İtalya. En keyif aldığım takım Barcelona ve en keyif aldığım futbolcu Messi
- Spor medyasından takip ettiğin yorumcular hangileridir?
> İbrahim Altınsay, Mehmet Demirkol, Uğur Meleke, Ali Ece, Okay Karacan, Rıdvan Dilmen
- Bir dünya karması yapsan en iyi 11'de hangi futbolcular olur?
> Casillas - Maicon, Puyol, Terry, Evra - Mascherano, Schweinsteiger, Kaka - Messi, Ronaldo, İbrahimoviç. (İnadına Xavi-İniesta'sız kurdum :)).
- Yalnızca bir maç izleme şansın olsa ve o maçı izledikten sonra bir daha hiçbir maçı izlemeyecek olsan, hangi maçı izlerdin?
> Fenerbahçe - Galatasaray
- Bir spiker olsan en çok hangi maçı anlatmak isterdin?
> Fenerbahçe - Şampiyonlar Ligi Finalisti. Sonuçta en coşkulu ve taraflı anlatacağım maç bu olur.
- Futbol dışında takip ettiğin sporlar var mı?
> Eskiden çok vardı ama yaş ilerledikçe azaldı, azaldı ve azaldı. Şu an futbol kadar takip ettiğim bir spor yok. Diğer sporları hakkıyla takip etmek öğrenci işi biraz da.
- Oyun oynuyor musun? PES, Fm?
> İkisini de zaman zaman oynuyorum. Pes giderek daha kötü bir oyun oluyor. 2010 versiyonundan nefret ediyorum. Aynı şekilde FM'de sıkmaya başladı. Öyle ki Pes'te verdiğimiz kadar taktik bile veremiyoruz. Eskiden oyunlar daha güzeldi bence. 99/00 den beri CM oynuyorum. En keyif aldığım da 01/02.
- Ne yaparsın, ne yer ne içersin, nelerden, hangi aktivitelerden hoşlanırsın, boş zamanlarında neler yaparsın?
> Bu aralar pek sosyal değilim. Boş zamanımın büyük kısmı pc başında boş işlerle uğraşırken geçiyor. Onun dışında kendi işimi kurmayı amaçlıyorum. Onun planı, projesi ile geçiyor zaman.
- Son olarak Zarif Hareketler blog hakkındaki düşüncelerini alalım ve bitirelim :)
> Tabii ki biliyordum ve okuyordum ama açıkçası çok yakından takip ettiğim bir blog değildi. Bundan sonra daha dikkatli takip edeceğim. İyi bloglar dilerim size.
- Eklemek istediğin bir şey varsa buyur...
> Teşekkür ediyorum.
- THE SON -
Güzel bir röportaj olmuş zevkle okudum :)
YanıtlaSildi massimo talento benim sürekli takip ettiğim bir blogdu ve blogun yazarıyla yapılan bu röportajı çok beğendim. elinize dilinize sağlık. bu arada ilker yılmaz umarım en kısa zamanda işini kurarsın :)
YanıtlaSil