Futbol ; Faİr Play, Cesaret, Mücadele ve Zafer...

3 Ağustos 2010 Salı

Aykut Kocaman ve Fenerbahçe


Aykut Kocaman’la beraber girilen yeni dönemden hemen önce taraftarın kafası fazlasıyla karışıktı. Kaçan şampiyonluğun atlatılamayan travması, Cristoph Daum’un feshedilemeyen sözleşmesi falan derken herkes kendini büyük bir boşlukta buldu. Fenerbahçe, yine tüm ülkede spor dünyasının birinci gündemiydi. Klasik “Ne olacak bu Fener’in hali” durumu yaşanıyordu. Derken, hiç de sürpriz olmayan bir hareketle Aykut Kocaman takımın başına getirildi. Türkiye’de ilk kez uygulanan “Sportif ve teknik direktör” mevkisi ile takımın başına geldi. İngiltere’deki manager sistemiyle.


Amma ve lakin… Cristoph Daum’un takımın başında olduğu vakitlerde Aykut Kocaman medya karşısında “Fenerbahçe’ye teknik direktör olmak gibi bir düşüncem yok” demişti ve yalnızca 3-5 ay sonra sözünü yutup sahaya indi. Bu, kendisi adına benim gözümde bir eksidir ve Cristoph Daum’un kuyusunu kazdığı yönündeki iddiaların gerçek olma ihtimalini arttırıyor. Bunun böyle olmamış olmasını umut ediyorum ancak olup olmadığını nasıl izah edebilir ki?

İşin ahlaki yönünü geçip sportif kısmına geçersek eğer; Aykut Kocaman bir Alex Ferguson, bir Felix Magath, bir Van Gaal olabilir mi? Gerekirse Başkan Aziz Yıldırım’ın karşısına geçip “X futbolcuyu gönderip Y’yi alacağım” diyebilir mi? Bunun cevabını şu anda veremiyoruz elbette ve Aykut Kocaman dahil hiçkimse bu konuda bir öngörüde bulunamaz. İşin gerçeği şu ki; bu göreve geliş şekli bunları yapmaya yetkisinin olduğunu gösteriyor. Yapılan imza töreninde söylenenler kendisine neredeyse sınırsız yetki verildiğine dairdi. Ve bu yetkiler içerisinde başkana rağmen futbolcu gönderme işlemi vardır. Zıt düşülen konularda alttan alıp başkanın karşısında ezilmek bu görevin amacının dışındadır ve durum böyle olursa bu mevkii ismi yalnızca kağıt üzerinde kalır. Fenerbahçe’de her şey Aziz Yıldırım’ın bilgisi ve onayı dahilindedir. Aziz Yıldırım’dan habersiz olarak kulübe pet şişe su bile alınmaz, onaylamadığı bir çaycı dahi kulüpte çalışamaz. Aykut Kocaman Aziz Yıldırım’ın olduğu bir kulüpte ne kadar istediklerini gerçekleştirebilir, bu görevin sınırlarını ne kadar zorlayabilir merak ediyorum.

Ancak bir de şu var. Aziz Yıldırım, yaptığı hamlelerle kredisini neredeyse bitirmiş durumda ve olası bir başarısızlıkta kendisine destek verecek kişileri artık bulamaz. Kendisini destekleyenler bile artık yavaş yavaş muhalif tarafa geçmeye başladı. Bu da kendisinin, hiçbir teknik direktöre olmadığı kadar Aykut Kocaman’a güvenmesini sağladı. Tek çare olarak Aykut Kocaman’ı görüyor artık. Bu hem kulüp için hem de Aykut Kocaman için oldukça avantajlı bir durum zira Aykut Hoca’yı küstürecek herhangi bir davranışta bulunmamaya özen gösterecektir. Soyunma odasına inip taktik verme alışkanlığından vazgeçeceğini, hocadan habersiz olarak yıldız ama içi boş transferler yapmayacağını tahmin ve umut ediyorum. Artık transfer dönemlerinde kafasına göre oyuncu almak yerine teknik ekiple masaya oturup durum değerlendirmesi yaptıktan sonra Aykut Kocaman’ın istediği oyuncuları alacaktır diye düşünüyorum.

İşin taraftar kısmında genelde bir problem yok. Benim gözlemlediğim kadarıyla Aykut Kocaman’a başarısız olması durumunda dahi yoğun bir destek verilecek. Zira bu “Kocaman Adam”, kulüp tarihin en efsanevi futbolcularından biri ve Türk Futbol Tarihi’nin gelmiş geçmiş en efendi sporcularından biri. Ben de dahil olmak üzere taraftarların çok büyük bir kısmı kendisine fazlasıyla kredi veriyor.

Yeşil sahaya dönecek olursak… Aykut Kocaman’ın medya karşısında verdiği bütün demeçlerde altını çizdiği konu, takımı hızlı ve oyunun rakip sahaya yıkıldığı, merkezin ileride kurulduğu ve orada top çevrildiği bir sistemle oynatacağı yönündeydi. Daum’un ezberci, katı savunma anlayışıyla oynattığı oyunun tam tersi yani. Aykut Kocaman, tam da Fenerbahçeliler’in istediği gibi konuştu ve ilk icraatlarını da bu yönde yaptı. Caner Erkin, Miroslav Stoch ve Issiar Dia gibi üç iyi ve hızlı kanat oyuncusu transfer edildi. Bu sistem için ideal kanat oyuncuları. Ayrıca topla haşır neşir olabilen iyi bir santrfor da alınacak. Ben bu çerçevede, yapılan transferleri olumlu görüyorum. Uzun yıllardır hasretini çektiğim bir konuydu bu. Belirli bir oyun planı ve bu plana uygun iyi transferler yapılmasını istiyordum. Aykut Kocaman’da bu ışığı görüyorum.

Buzdağının öte yanında ise durum biraz karışık. Hocanın istediği ve takımda görmek istediği, taraftara vaat ettiği şeyler çok güzel ancak bu iş hiç de kolay değil. “Hızlı olacağız ve oyunu rakip sahaya yıkacağız” diyor Aykut Kocaman. Dünyada var mı böyle bir takım? Barcelona desen, oyunu rakip sahaya yıkma konusunu yiyip içmişler ancak çok da hızlı bir takım değiller. Manchester United desen, hızlılar ancak maçı 90 dakika boyunca rakip sahada oynamıyorlar. Şampiyonlar Ligi finaline çıkıp kazanan Inter tüm maç boyunca ortasahayı 10 kezden fazla geçmiyor; belki belki belki Bayern Münih her ikisini dengeli yapıyor. Dünya Kupası’nı kazanan İspanya bile, Barcelona ekolünden bir takım ve hiç heyecan yapmadan yavaş oynuyorlar. Görüldüğü üzere dünyada bu tarz bir takım yok. Belki tek, belki 3-5 maça bakarak “Aaa böyle bir takım varmış” diyebilirsiniz ancak bunlar ne kadar ölçü olur ve 3-5 maçta ortaya konan bu tarz oyun şampiyonluk için ne kadar yeterlidir? Durum böyle olunca, Aykut Kocaman’ın söylemleri benim kulağıma büyük işlermiş gibi geliyor. Bunu başarabilir mi? Her maç, her maç olmasa bile sezonun dörtte üçünde bu tarzda oynayan bir takım yaratabilir mi? Yaratırsa bu sefer teknik direktör olarak efsane olur Fenerbahçe’de.

Bu iş yalnızca hocada da bitmiyor. Belki Aykut Kocaman bu işin formulünü de biliyor ancak bu bahsettiği oyunu forse edip hızlı top çeviren takımın geri dörtlüsü, buna ek olarak da ortasahasındaki defansif görevi yürüten eleman üst düzey futbolcular olmak zorunda. Kontra-ataklarda Lugano’dan rakip forveti kovalamasını bekleyemezsiniz. Ya da ortasahada rakibin pas trafiğini bozacak kaç tane futbolcu var Fenerbahçe’de? Gol olmayan atağı tazeyeleyecek, dönen toptan anında oyun kuracak futbolcu kim? 60’tan sonra oyundan düşen Emre ya da Cristian mı yoksa 10 metre yanındaki adama pas atmakta sıkıntı çeken Selçuk mu?

Aykut Kocaman’ın verdiği değişim sinyallerini olumlu görüyorum ve idealimdeki Fenerbahçe teknik direktörüne yaklaştığını hissediyorum ancak bahsettiği oyun tarzını 1-2 sene içerisinde bu takıma oturtması ve sonucunda başarı sağlaması zor görünüyor. Bu tarz bir takım için birçok ciddi transfere, alışmaya çalışan stressiz bir takıma, sabırlı bir taraftara ve işini üzerinde baskı hissetmeden yapabilecek bir teknik direktöre ihtiyaç var. Aykut Kocaman’ın yaratmaya çalıştığı takıma geçiş süreci sancılı olacak ve kısa vadeli başarısızlıklara şimdiden hazır olmamız lazım. Bunlar Şampiyonlar Ligi’nden elenmek, ligde 2-3 sene şampiyon olamamak gibi şeyler. Ve görünen şu ki; yaratılmaya çalışılan takımın ilk sinyalleri sanırım transferler.

Ben Aykut Kocaman’ın kısa vadede başarılı olacağını düşünmüyorum. Şimdiden Şampiyonlar Ligi’ndeki play-off maçında mağlubiyete ve ligdeki erken kopmaya kendimi hazırlamış vaziyetteyim. Ligde liderin 10 puan gerisindeki bir takım beni hiç de şaşırtmayacak. Ancak üstte de dediğim gibi, ben Aykut Kocaman’a büyük destek veriyorum ve uzun vadede çok da umutlu olmasam da başarılı olacağına inanıyorum. Olası bir başarısızlıkta arkasında olacağım, tabii ki takım olumlu ufak tefek sinyaller verirse. Burada önemli olan şey, Aziz Yıldırım’ın Aykut Kocaman’ın arkasında durması, takım kötü giderken çıkıp “Hocamızla devam edeceğiz, ligde 5. bile olsak bir dahaki sezon tekrar çalışacağız” demesi. Eğer bu hareketi yaparsa, inanın bana medya bile çok fazla yüklenmez Aykut Kocaman’a. Adnan Polat akıllı adam misal, daha Frank Rijkaard imzayı bile atmadan “Hocamızın arkasındayız” diyip zemini hazırladı ve Galatasaray adına rezil geçen bir sezon medyadan ve taraftardan hiç tepki toplamadı, geçmişteki örneklerin aksine medyada Rijkaard’ın gidip kalacağı konusu hiç tartışılmadı. Fenerbahçe yönetimi de bu şekilde Aykut Kocaman’ın arkasında durduğu sürece medya çok yüklenmeyecek ve taraftar hiç protesto etmeyecektir.

Benim sezon öncesi Aykut Kocaman ile ilgili genel görüşlerim ve beklentilerim bu şekilde. Umarım her şey yolunda gider.

0 yorum:

Yorum Gönder

Ne Aramıştınız

''Hayata dair ne öğrendiysem futboldan öğrendim. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.''
Albert Camus.

Popüler Yazılar

Zİyaretçİler

Futbol Blog. Blogger tarafından desteklenmektedir.