Futbol ; Faİr Play, Cesaret, Mücadele ve Zafer...

17 Ekim 2010 Pazar

Lokumdu, Dinamit Lokumu Oldu!


Arda’nın gözyaşları, bu mağduriyet ve “Türkiye’de çok sıkıntı var” cümlesi nasıl izah edilir? Arda sadece kendisi için mi yoksa “susturulanlar” adına da mı ağladı?

Sanki sigara dumanı altında illegal bir kumar masası etrafında futbolun patronları, medyanın büyük göbekli, kalın enseli yorumcuları oturmuş, Arda’nın üzerine bahse giriyor. Arda jokey de olsaydı kaderi bu olacaktı. Manken olsaydı podyumda en iyi o yürümeliydi, şarkıcı olsa Sezen’den şarkı alabilmeliydi. Doğuştan böyle bir çocuk zira, belli ki ne yapsa dikkat çekecekti. Ne yapsa hedef olacaktı, ne yapsa sıradışı olacaktı. Arda ne yaparsa yapsın günün birinde ağlatılacaktı.

MAHALLE BASKISI

Belki de senelerdir, mahalle baskısı denilen şeyin yeşil sahalar için tasarlanmış versiyonunu en çok Arda yaşıyordu. Sık sık kendini hatırlattı: “Ben bu memleketin öz çocuğuyum. Yani bu mahalledenim!” Lakin, Arda mahallede otobüs bekleyendi, antrenmanlara trenle, otobüsle gidendi. Gençti, herkesin gözbebeğiydi. Arda’yı önümüzden kovmadan önce kalpten kovmak gerektiğinden, düğmelere basıldı. Önce Facebook’tan genç bir kızla öpüşürken çekilen fotoğrafları sızdırıldı; Arda öpüşemezdi! Arda’nın genç bir erkek olduğu daha o günlerde kabul görmüyordu.

Medyanın tüm yorumcuları Arda’nın altındaki ateşi harladı, Arda ısındıkça güleryüzü gitti yerine kıvılcımlar saçan gergin Arda geldi. Bir FB maçı esnasında Semih’in boğazına yapıştı, antrenmanda takım arkadaşı Caner’le yumruklaştı, bir Bordeaux maçında rakibi Jurietti’nin göğsüne kafa attı.

BU YÜKÜ KALDIRAMAZ MI?

Zamanında türlü pisliğe bulaşmış, ne sağlığına ne ahlakına dikkat etmemiş futbolcular tahtaya çıktı ve Arda’ya ders vermeye çalıştı. “Arda bu, ne uzar ne kısalır”, “ denildi. Halbuki tam da Arda’nın yaşlarında göbekleri yüzünden geri geri koşamayanlar da onlardı... Şimdi yorumcu koltuğuna oturunca, oradan yıldızlar başka mı görünüyordu? Ülkede herkes tef gibi gerilmişken, Arda’nın sakin olması, ağzından çıkanı kulağının duyması istendi. Gözümüzün önündeki çocuğa, aklında gitmek yokken, Arda da yıldız mı?”“Git” denildi. O “Gideceğim” dediğinde, “Giderse bir halt beceremez” denildi. Bomba kuruldu, kuruldu, patlayınca herkes bir şaşırdı. Lokum gibi çocuk, dinamit lokumuna döndü. Halbuki sezon böyle başlamamıştı, o takımın kaptanıydı, takımı sırtlayacakken kendisini ayaklar altında buldu.

NİYE AĞLAYACAĞIM?

Arda, Florya kokuyordu. Arda terini Galatasaray için, Milli Takım forması için akıtıyordu. Arda’nın iki ailesi vardı, biri Florya’da sahip çıktıklarıydı. Kız arkadaşına sinema kapatan da ona iki çay getiren öksüz çocuğa 500 TL veren de Arda’ydı. 11 yaşından beri “Galatasaray”dan başka bir şey demeyen, yeşil sahada koşmaktan yorulmayan Arda; konuya bir şekilde cinsel organdan giren, belki de “pubis”i “penis” anlayan yorumcular sayesinde sonunda isyan etti. Arda için kurulan tüm cümlelerde “marka değeri” bir şekilde yer aldı, marka markaj oldu. Bu kadar sert markajı hak etmedi.

Arda “Konuşturmuyorlar” derken kim bilir daha neler söylecekti ama yine de takımının “marka ve borsa değerini” düşünüp sustu. Sonunda topa sert girdi, ülkede bir şekilde susturulan herkes için konuştu. Onunla yaptığım röportajda, “Kaptanlık senden alınırsa üzülür, ağlar mısın?” diye sorduğumda, “Yoo, hiç ağlamam. Niye ağlayacağım” demişti. Şahsen ben de onun bir gün ağlayacağını hiç düşünmemiştim. Ama şimdi ailesini üzdüğü için, kız arkadaşıyla tüm bunların ortasında kaldığı için çıkıp isyan edip ağlıyordu. “Şerefsizlik diz boyu” dediği an tarihe geçti. Belki de ona sahip çıkmanın vakti geldi. Bu isyan onarılmazsa, Arda’nın kasığı gibi yırtık kalbi dikilmezse, herkes onun lafını önüne alıp düşünmeli: “Türkiye’de büyük sıkıntı var!”

Elif Key / HT Pazar

0 yorum:

Yorum Gönder

Ne Aramıştınız

''Hayata dair ne öğrendiysem futboldan öğrendim. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.''
Albert Camus.

Popüler Yazılar

Blog Arşİvİ

Zİyaretçİler

Futbol Blog. Blogger tarafından desteklenmektedir.