Futbol ; Faİr Play, Cesaret, Mücadele ve Zafer...

23 Kasım 2010 Salı

Barcelona vs. Real Madrid


Real Madrid'in başına Jose Mourinho'nun geçmesiyle beraber El Classico bambaşka bir boyuta geçti. Geçtiğimiz aylarda Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona'yı yarı finalde eleyip Santiego Barnebau stadında finalde de Bayern Münih'i yenerek kupayı alan Mourinho, Real Madrid'in yolunu tuttu. Katalanlar'ın nefret ettiği Portekizli maçın çok büyük bir öneminin olmadığını söylese de durum hiç de öyle değil. Hem Real Madrid hem de Barcelona ligde çok az puan kaybettikleri için, şampiyonluk yarışında birbirleriyle oynadıkları maçlar çok büyük önem arz ediyor.

Real Madrid ile başlayalım.

Jose Mourinho’nun Real Madrid’in başına geçişinin ardından ben genel kanının aksine biraz olumsuz düşünüyordum. Mourinho maçtan maça değişen taktiğiyle her zaman için size güzel futbol vaad etmez. 2 pozisyon bulup tek gol atarak maç kazandırma taktiği birçok maçta işe yaradı, bu taktikle Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu dahi kazandılar. Her zaman için kazanıyor ancak Real Madrid yönetimi ve camiası için kazanmaktan daha önemli olan bir şey var: Güzel futbol. Mourinho bunun ne kadarını gerçekleştirebilir? Bir süre sonra takım galip gelmesine rağmen ıslıklar yükselir mi? gibi sorular sezon başında benim kafamı kurcalıyordu. Ancak şu ana kadar oynadıkları futbolla gelecek adına umut verdiler. Hiç de kötü oynamıyorlar. La Liga’da aldıkları iki beraberlik maçında biraz kötü oynamışlardı ve Levante maçında da ıslığı görmüşlerdi ancak ilerleyen haftalarda takımın hücum gücü yükseldi ve bol gollü galibiyetler alındı.

Real Madrid şu an dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı takımı resmi olarak. Aldıkları kupalar ortada. Şampiyonlar Ligi’nde de 9 kupayla bu arenada da liderler. Ancak 9 sezondur Şampiyonlar Ligi’nde başarısızlar. Finale dahi çıkamadılar. Mourinho ise biliyorsunuz gittiği her takımla hem ligde hem de Devler Ligi’nde başarılı bir hoca. Chelsea’yi 50 yıl sonra Premier Lig şampiyonu yaptı ve iki kez CL’de yarı finale çıkardı, bir kez de çeyrek finale yürümüşlerdi. Ancak kupayı isteyen Abramovic, Mourinho’yu başarısız bulup yollarını ayırmıştı. Porto’ya yıllar sonra CL şampiyonluğunu kazandırdı. Inter’e 65 yıl sonra CL şampiyonluğu kazandırdı. Bu takımları aynı zamanda iki kez üst üste lig şampiyonu yaptı. Vs vs.. bir sürü başarısı var ve Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmayı çok isteyen Madridliler’in bu isteklerini yerine getirebilecek mi bakalım…

Real Madrid’in bu sezon oynadığı hemen hemen her maçı izledim. Takım her maçta rakibinden üstün oynadı, topa bolca sahip oldu ve gol için her daim yüklendi. Orta sahada Khedira beklentimin aksine hiç sırıtmadı ve Xabi Alonso takımın beyni konumunda. Bütün toplar ondan çıkıyor, sahanın her yerine isabetli paslar atıyor. Müthiş bir gözlemci! Mesut ise fiziki dezavantajına rağmen kendi stiline uygun bir ligde mücadele ettiğinden dolayı oldukça iyi oynuyor. Sezona iyi bir giriş yaptı ve hemen hemen her maçta ya gol atıyor ya da asist yapıyor. Cristiano Ronaldo kaldığı yerden devam etse de mutlaka bazı şeyleri değiştirmek zorunda. Geçen sezonki gibi her gördüğü yerden şut atmıyor, bu iyi bir gelişme ancak artık aldığı topları arkadaşlarına da göndermeli, hep kendini düşünüyor. Zor maçlarda takımı adına zararlı olabilir.

Mourinho takımda çok büyük değişiklikler yapmadı. Hala 4-2-3-1 oynuyorlar ve ileride tek forvet Higuain oynuyor. Benzema da artık işlerini yoluna koymuş durumda, sonradan oyuna girdiği maçlarda takıma yaralı oluyor. Ayrıca Carvalho’nun transferi ve Pepe’nin iyileşmesiyle beraber defanstaki sıkıntılar bir nebze olsun giderilmiş vaziyette. Hücum oyuncularının pres yapmaktaki eksikliği takım savunmasında bazen sıkıntılara yol açsa da şu an için çok büyük bir problem gözükmüyor.


Barcelona cephesinde ise son oynanan Almeria maçında atılan 8 golün sevinci yaşanıyor. Messi müthiş bir form grafiği tutturmuş durumda ve hemen hemen her maçta gol atıyor. Messi'nin önderliğinde Barcelona maçlarını çok fazla zorlanmadan kazanıyor. Takım Real Madrid'in 1 puan gerisinde, ikinci sırada. Bu büyük maçı kazanmaları halinde liderlik koltuğuna oturacaklar.

Ben Barcelona'yı uzun uzun yazmak istemiyorum zira geçen sene neyse bu sene de aynılar. Takımda çok bariz bir değişim yaşanmıyor, incelenecek yeni bir durum yok. Yalnızca gözden kaçırılmaması gereken bir durum var. Barcelona bazı maçlarda artık 3-4-3 dizilişiyle oynamaya çalışıyor. Real Madrid karşısında bu şekilde oynayacaklarını zannetmiyorum, en azından öne geçmedikleri sürece 4-3-3'e devam edeceklerdir fakat ileriki zamanlarda bu diziliş daha fazla gündeme gelecektir. Misal Sevilla maçında bu dizilişi denemişlerdi ve oldukça başarılı olmuşlardı. O maçın analizini de bloga yazmıştım, şuradan inceleyebilirsiniz.

Barcelona'nın stadında oynanacak maç öncesinde ilk konuşma Mourinho'dan geldi. Üstte de bahsettiğim üzere, bu maçın çok da fazla öneminin olmadığını, Barcelona ile defalarca Şampiyonlar Ligi'nde karşılaştıklarını, ve o karşılaşmaların hepsinin ölüm kalım maçı olduğunu, bu maçın ise sonucu ne olursa olsun fazla bir tesirinin olmayacağını söylemiş. Keza Cristiano Ronaldo da Barcelona'nın Almeria karşısındaki galibiyetine ithafen, "Bize 8 gol atamazlar, Pazartesi görüşürüz" türünden gider yapmış...

Maç her yönüyle tam seyirlik. Bir aksilik olmazsa televizyon karşısındaki yerimizi alacağız ve keyifli bir 90 dakika geçireceğiz. Gönlümüz her zamanki gibi Eflatun-Beyazlılar'dan yana!

Biraz Nostalji;



Mourinho'nun Barcelona günlerinden...


Mourinho'nun Barcelona günlerinden... Guardiola yedek kulübesindeyken...


Guardiola, o zamanların genç yeteneği, şimdilerin öğrencisi olan Xavi ile golün sevincini yaşıyor...

0 yorum:

Yorum Gönder

Ne Aramıştınız

''Hayata dair ne öğrendiysem futboldan öğrendim. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.''
Albert Camus.

Popüler Yazılar

Zİyaretçİler

Futbol Blog. Blogger tarafından desteklenmektedir.