Futbol ; Faİr Play, Cesaret, Mücadele ve Zafer...

15 Kasım 2010 Pazartesi

Spor Toto Süper Lig'de 12. Hafta


Konyaspor 0 - 1 Kayserispor

Şota ile beraber bir kez daha bir önceki sezonun üzerine koyan, gelişen bir takım olan Kayserispor, zorlu Konya deplasmanından da galibiyetle döndü. Ertuğrul Sağlam'ın ardından gelen Tolunay Kafkas ile beraber defansif olarak iyi organize olan, hücumda ise çok fazla yaratıcı olmayan Kayserispor, Şota'nın gelişi ile beraber savunması ile ortasahası arasında çok iyi organizasyon kurup oyunun her alanında aktif ve sert bir takım oldu. Hücumda ise birçok yaratıcı futbolcusu var. Ancak buna rağmen gol üretmekte sıkıntı çekiyorlar. Ortasaha oyuncularının hücum yönü yüksek ancak hedef bir santforları yok, bundan dolayı da topu cezasahasının çevresinde gezdirip duruyorlar, tehlikeli olsalar dahi bu skor tabelasına yansımıyor. Devre arasında alınacak net bir santrfor ile bu sorunu giderebilirler. Konyaspor'da ise istikrarsızlık devam ediyor. Çok bariz gol sıkıntısı çekiyorlar, bunun da temel nedeni organizasyon bozukluğu ve ilerideki az adamla oynama sevdası. Ziya Doğan'ın gol yememeye çalışma düşüncesini anlıyorum fakat 34 maçın 34'ünde de beraberliğe oynaması bana garip geliyor.

Bucaspor 0 - 0 Ankaragücü

İstanbul'un üç büyüklerinden birini yenen takımın bir sonraki maçında kötü netice almasına çok rastladık. Benim bu istatistiği de ele alarak yaptığım maç öncesi tahminlerimde, Buca'nın kötü gidişatını da hesaba katarak, 0-0 ya da 1-1 gibi bir beraberlik bekliyordum. Öyle de oldu ancak maçın skoru bol gollü de olabilirdi. Her iki tarafın da zaman zaman tehlikeli olduğu bir maç oldu, Ankaragücü alınan 1 puana sevinirken, Buca düzlüğe çıkmayı bir süreliğine daha geçiktirdi. Ankaragücü'nde Sapara'ya verilen kaptanlık, kendisine yaramış gibi gözüküyor. Bariz bir şekilde takımın liderliğini üstlenmiş durumda. Ligin ilerleyen haftalarında maçlara damgasını vurabilir.

Eskişehirspor 0 - 0 Antalyaspor

Hocasının ve kaptanının tribünde olduğu, uzun bir zamandır galibiyete hasret olan Eskişehirspor'un mutlaka kazanması gerekiyordu. Geçen sezon ligimizin en zor deplasmanlarından biri olan Eskişehir'de bu kadar kısa sürede ne değişti? Futbolcuların hocayı sabote ettiği haberleri çıktı, kötü neticelerden dolayı Rıza Çalımbay görevini terk etti ve hiç de etik olmayan bir şekilde göreve gelen Bülent Uygun, göreve gelişinin hemen ardından "karanlık işler" yaptığı suçlamasıyla 8 maç ceza aldı. Takımın kaptanı da buna eşlik etti ve maçı beraber tribünden izlediler. Taraftarların artık sabırları taşmışa benziyor, maçın ardından küçük de olsa protestolar vardı zaten. Eskişehirspor nasıl kurtulur? Bilemiyoruz. Antalyaspor ise maça son derece rahat çıktı. Mehmet Özdilek'in bu kadar kısa sürede takımın çehresini bu denli değiştirmesi takdir edilmesi gereken bir durum. Djiehoua, başına diktiği iki stoperi adeta mesleğinden soğutuyor. O yapısıyla boksör olmaktan son anda vazgeçmiş olan Fildişili oyuncu, çok fazla skorer olmasa dahi takımı ileriye taşıma ve orada tutma adına önemli bir isim. Biraz da cezasahası içerisinde etkili olduğu takdirde yeni bir Hakan Şükür neden olmasın? Ve de belki de Milan Baros'un yokluğunda golcü sıkıntısı çeken Galatasaray'a neden ilaç olmasın? Bu devirde zencisiz takım mı kaldı?

Bursaspor 0 - 2 Trabzonspor

Şenol Güneş'in gelişinin ardından eskiye nostalji yapan Trabzonspor'lu taraftarlar, mutlu sona ulaşabilecekler mi? Görünen o ki; hocasıyla, futbolcularıyla, oynadığı güzel futbolla ve umut veren yapısıyla Trabzonspor şampiyon olmaya en yakın takım. İstanbul'un üç büyüklerinin kötü gittiği şu dönemde Trabzonspor ligin zirvesine oturmuş durumda. Bursa deplasmanından galibiyetle dönmek ve kalesinde çok büyük bir tehlike yaşamamak, bu ligde her takımın başarabileceği bir şey değil. Şenol Güneş'in hem maç öncesinde hem de maç sırasında yaptığı hamleler, galibiyeti getirdi. Maça ısırarak başladılar, Bursa'ya top göstermediler ve ilk çeyrekte işi bitirdiler. Ardından tempoyu düşürüp skoru koruma güdüsüyle geriye çekilseler de, yaptıkları savunma bilinçsiz bir savunma değildi. Şenol Güneş'in verdiği kararlarla Bursaspor adeta saha içerisinde kilitlendi. Ertuğrul Sağlam'ın Beşiktaş'tan ayrılmasına sebep olan gollerden birini atan Jaja, bu maçta da durmadı ve iki klas golle Bursa'yı yıktı. Jaja, sen çok yaşa! Trabzon'un attığı ikinci gol, size de geçen haftaki Galatasaray maçında attıkları golü hatırlatmıyor mu? Orada da Engin Baytar Servet ile cebelleşmiş, Servet topu kaptırıp Umut'a göndermiş, Umut golü yapmıştı. Bu sefer aynı noktada topla buluşan isim ise Engin Baytar yerine Umut oldu. Ömer Erdoğan, kendisine yakışmayacak bir şekilde topu kaptırınca geçen sefer Umut'un olduğu bölgede bu sefer Jaja vardı ve topla buluşup golünü attı. Bursa'da gemisini kurtarmaya çalışan isim Insua idi. Çok çalıştı, çok çabaladı, çok iyi paslar attı ama kendisine eşlik eden yoktu; emeğine yazık oldu.
Maçla ilgili daha detaylı analize şuradan bakabilirsiniz.


Gaziantepspor 2 - 1 Fenerbahçe


Geçen hafta nihayet güzel futbolunu sonuca da yansıtıp Ankaragücü'nü deplasmanda yenen Gaziantepspor, bu kez sahasında Fenerbahçe'yi yendi. İstanbul'un üç büyüklerine karşı Anadolu takımlarının aldığı klasik galibiyetlerden biri değildi bu. Net bir galibiyet aldılar; 90 dakikanın her dakikasında Fenerbahçe'den daha üstün oynadılar. Özellikle ortasahada Fenerbahçe'yi, biraz ağır bir ifade olacak ama, ezdiler. Zaten hücum özürlü olan Cristian Baroni, orta yuvarlağa dahi yaklaşamadı. Mehmet Topuz, adeta bal yapmayan arı gibiydi. Sahada bir şeyler yapmaya çalışıyordu ama büyük bir ihtimalle kendisi de amacının ne olduğunu bilmiyordu; boş boş koştu 90 dakika. Tek olumlu hareketi vardı; o da golün öncesinde Alex'e attığı şık pastı. Ama bunu her maçta yapamıyor. Laf Alex'ten açılmışken ordan devam edelim. Süper Lig kariyerindeki 100. golünü attı efsane. Her biri akıl dolu, her biri ayrı güzellikte, her birinin anlamı büyük. Gaziantep'e attığı gol de çok şıktı. Lakin Alex, gitgide verimsizleşmeye başlıyor. Sert deplasmanlarda yumuşuyor, etkisizleşiyor. Öncen böyle değildi; önceden fiziki yetersizliğini zekasıyla tamamlar, kendisine yapılan presi ani hareketlerle bertaraf ederdi. Lakin artık fiziki yapısı eskisi kadar bile değil, kendisine de yardım eden olmayınca yalnızca istatistiğini geliştiriyor. Eski takımına karşı oynadığı bir maçta daha sahanın yıldızı olan Olcan Adın, belli ki hocası Tolunay Kafkas'tan bol bol şut çekme emri almış. Kaleyi nereden görürse görsün, abandı! Volkan'ı geçemedi ama bir kontra atakta galibiyeti getiren isim oldu. Antep'in sol beki Ivan de Souza, defans-ofans dengesini sağlam tutmasıyla bu ligin en iyi sol beklerinden biri olduğunu gösterdi.


Kasımpaşa 2 - 0 Sivasspor


Ligimizde geçen senenin Barcelonası Kasımpaşa, teknik direktör Yılmaz Vural'ın sezon başı ağır revizyonlarından dolayı bu sezonki macerasına kötü başladı. Uzun bir aradan sonra ilk puanlarını geçen hafta Beşiktaş'a karşı almışlardı, bu hafta da kendi evlerinde ligin bir diğer hayal kırıklığı yaratan takımlarından Sivasspor'u yendiler. Rıza Çalımbay, kötü tercihinin bedelini ödüyor diyebilir miyiz? Bu kadar buhranlı günler geçiren Sivasspor'un başına geçmekle hata etmişti bana göre, şimdi toparlamakla uğraşıyor, bakalım başarabilecek mi...


İstanbul BŞBspor 2 - 1 Karabükspor

Emenike önderliğinde yeni yükseldiği Süper Lig'de üst sıralara tırmanan Karabükspor, istikrarsız devam ediyor ama en azından üst üste puanlar kaybetmiyor. Geçen hafta kazanmışlardı, bu hafta kaybettiler. Gelecek hafta oynayacakları maçta büyük bir ihtimalle yenilmeyecekler. Ligde üst üste 4. galibiyetini alarak Fenerbahçe'yi geçen ve 4. sıraya yerleşen Belediye, sessiz sedasız şampiyonluğa mı koşuyor? Bana göre her türlü şu ligin en gereksiz takımlarından biri olsalar da, yönetimi, hocası ve futbolcularıyla beraber takip edilmesi gereken bir takım oldukları muhakkak. Abdullah Avcı'yı yeni Mourinho ilan edenlere de biraz daha beklemelerini tavsiye ederim. Şöyle Kayseri, Sivas, Konya şehirlerinde bir hocalık yapsın bakalım...


Gençlerbirliği 0 - 2 Beşiktaş


Şampiyonluk yolunda bir ağır yara daha almak istemeyen Beşiktaş, Ankara'ya kesik yiyen Fatih Tekke'den yoksun gitti. Bobo'nun yokluğunda Schuster golcü pozisyonuna Quaresma'yı koysa da taktik 4-6-0 gibiydi. Bana göre olmayan bir penaltı pozisyonunda Guti'nin golüyle devreye önde girdiler. İkinci yarıda Schuster'in maçın ardından dediği gibi, defansa çekilip kontra ataklarla tehlikeli olmaya çalıştılar. Nitekim Gençlerbirliği'nin daha etkili olduğu bu devrede Beşiktaş maçı koparan golü kontra ataktan buldu ve şampiyonluk yarışında tekrar "Ben de varım" dedi.


Galatasaray 0 - 2 Manisaspor


Hikmet Karaman'ın göreve gelmesinin ardından düzlüğe çıkan, Trabzonspor'u ve Beşiktaş'ı 3 golle yıkan Manisaspor, bu kez de Galatasaray'ı yendi. Rijkaard'ı sabote eden futbolcuların başında geldiği iddia edilen Servet, Makukula'yı tutamadı ve üst üste iki hafta boyunca iki kritik hata yapmış oldu. Hagi'nin gelişiyle beraber oyun olarak değil ama mücadele anlamında üst düzeye gelen Galatasaray, bu mücadelesiyle, azmiyle, Fenerbahçe maçında skoru 0-0'da tutmayı başarmıştı. Antalyaspor maçında ise evsahibi olmasının da avantajıyla, hücumda biraz daha kıpırdayıp galibiyet almıştı. Buna rağmen daha iyi oynayan taraf Antalyaspor'du. Trabzonspor maçında da durum farklı değildi. Öncelikle yenilmemek için uğraşmışlar, az pozisyon vermişler, hücumda ise bireysel yeteneğe kalmışlardı. Ancak Servet'in hatasıyla gelen golle beraber maçın seyri değişmişti. Manisapor maçında, hele de zirve mücadelesi açısından bu kadar değerli bir maçta Hagi yine risk almadı. Takım bu sefer mücadelesini de nispeten kaybetmiş. Bununla beraber hücumda organizasyon eksikliği çektiler. Pino'nun ve Sabri'nin şutlarına baktılar. Onlar gol olmayınca, kalelerinde gördükleri 3 pozisyonda 2 gol yediler. Hagi'nin mutlaka ama mutlaka gol yollarında daha etkili bir takım yaratması gerekiyor.

0 yorum:

Yorum Gönder

Ne Aramıştınız

''Hayata dair ne öğrendiysem futboldan öğrendim. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.''
Albert Camus.

Popüler Yazılar

Zİyaretçİler

Futbol Blog. Blogger tarafından desteklenmektedir.