Futbol ; Faİr Play, Cesaret, Mücadele ve Zafer...

17 Nisan 2010 Cumartesi

Fenerbahçe vs. Beşiktaş


Türkiye'yi çok iyi bilen ve bu tür maçların uzmanı olan iki kurt hoca. Daha da ötesinde, sürprizi seven, değişikliğe gitmekten kaçınmayan, zorlukların üstesinden gelmeyi çok iyi bilen iki hoca. Hem Daum hem de Mustafa Denizli, daha önce Fenerbahçe ve Beşiktaş'ta çalışmış, dahası şampiyon olmuş teknik adamlar.

Bursaspor'un bu hafta da kazanması ve şampiyonluğa daha da yaklaşmasıyla beraber, iş her iki takım adına da zora girdi. İlk maçta da buna benzer bir durum vardı. Fenerbahçe kaybetse çok büyük bir yara almayacaktı ama Beşiktaş'ın kaybetmesi çok erken lige havlu atması anlamına geliyordu. Beşiktaş için kritik bir maçtı ve dedik ya, Mustafa Denizli zorluklardan aşmayı bilen biri. 3 tane atıp gönderdiler. Şimdi Beşiktaş'ın olası bir mağlubiyetinde yapacağı tek hesap Avrupa kupaları olacak. Ancak Fenerbahçe biraz daha rahat gözükse de işler hiç de öyle değil. Kaybedilen bir 3 puan, şampiyonluk şansının azalması anlamına geliyor. Beşiktaş'ın artısı, Bursaspor'la maç oynayacak olması.

Hafta içi hem Fenerbahçe hem de Beşiktaş sakatlık haberleriyle çalkalandı durdu. Gökhan Gönül ve Bilica'nın sakatlıkları vardı, ben ikisinin de oynayacağını düşünüyorum. Beşiktaş'ta ise İbrahim Toraman, Rüştü ve Ferrari'nin oynayıp oynamayağı konuşuluyordu, üçü de oynacakmış gibi gözüküyor.

Laf defanstan açılmışken burdan devam edelim. Lugano-Bilica ikilisini Lucio-Samuel ikilisine benzetebiliriz. Sert, havadan kolay top aldırmayan, yerden rolanti oynayan ekiplere nefes aldırmayan bir ikili. Lucio'nun topla çıkışları ve Samuel'in birebirdeki etkinliğini hesaba katarsak Fenerbahçe'nin stoper ikilisi daha yavan kalıyor ancak Türkiye Ligi için kesinlikle ideal bir ikili olduğunu düşünüyorum. Zaten Beşiktaş kalabalık hücum yapmıyor, genelde bireysel çabalarla ve konrataklarla gol bulmaya çalışıyor.

Beşiktaş tarafında ise Ferrari-Sivok ikilisi Lugano-Bilica ikilisinden kötü değiller. Ancak yeteri kadar sertlik gösteremiyorlar.

Fenerbahçe'nin sol kanadında Andre Santos ile Özer oynayacak. Andre Santos bu ligin en iyi hücum yapan solbeki ancak defansif anlamda aynı şeyi söylemek mümkün değil. Bilhassa maçın ikinci yarısından itibaren geri dönüşlerde sıkıntı yaşıyor ve rakipler özellikle o bölgeyi daha etkili kullanıyor. Ancak maça tam olarak konsantre olduğunda neler yapabileceğini Galatasaray maçında görmüştük. Bir iki pozisyon dışında Keita ve Giovani'yi geçirmedi o taraftan. Özer'in ne kadar etkili olacağını ise karşısında oynayacak rakibi belli edecek. Holosko birebirde Özer'i her seferinde geçer ama ne zamandır maç eksiği olduğu için 60'tan sonra düşebilir ve Özer eğer fizik gücünü bu dakikaya kadar iyi korursa maçın ikinci yarısında etkili olur.

Beşiktaş'ın ilk maçtaki yıldızı İbrahim Üzülmez bu maçta ilk maç kadar rahat davranamayacak. Zira ilk maçın ilk yarısında hiç oyuna girmeyen Üzülmez, ilerleyen dakikalarla beraber her mevkiisi oyundan düşen Fenerbahçe'ye karşı güzel oynamıştı. Bu maçta Gökhan Gönül omzundaki sakatlıktan dolayı daha temkinli davranabilir, ikili mücadelelerde mağlup olan taraf olabilir ama Mehmet Topuz Manisaspor maçındaki gibi oynarsa Gökhan'ın bu açığını kapatır.

Beşiktaş'ın yalnızca kanatlardaki değil tüm maçtaki kritik adamı Tello. Beşiktaş, pas yapmakta zorlanan bir takım. Bu yapıyı değiştiren isimler ise Ernst ve Tello oluyor. Eğer sürekli içe katederse bu durum Fenerbahçe'nin lehine olur zira dar alanda etkili bir takım Fenerbahçe. Fiziki olarak çok da iyi durumda olmayan Tello, eğer yardım alamazsa tüm maçta kaybolur ve bütün maç boyunca Ernst'in kişisel çabalarına bakar Beşiktaş.

Ben maçın büyük oranda ortasahada geçeceğini ve az pozisyonun olacağını tahmin ediyorum. Bu bağlamda ortasahada daha organize olan ve az pas hatası yapan takım gol atmaya çalışacak. Beşiktaş hücumsal anlamda sıkıntı çeken ve iyi organize olan takımlara karşı aynı reaksiyonu gösteremeyen bir takım. Ve Fenerbahçe'de olduğu gibi skoru doğrudan değiştirecek oyuncuları yok. İlk maçta Fink Alex'i markaj altına alarak aslında bir anlamda kendisini de markaj altına almıştı. Kendi sahalarında oynadıkları için ve Emre oyundan ikinci yarının hemen başında çıktığı için ortasahada doğan boşluk sorun yaratmamıştı. Ama artık başka bir kimlikte oynuyor Fenerbahçe ve benim bildiğim Mustafa Denizli Alex'i yine kilitler ve benim bildiğim Daum bu sefer bu hatayı affetmez.

Emre Belözoğlu'nun her maç artan form grafiği Fenerbahçe'yi doğrudan etkiliyor. Ortasada Ernst'e karşı üstün gelip gelemeyeceğini maçta göreceğiz ama hücumsal anlamda kesinlikle Ernst'ten çok daha iyi bir önlibero. Alex'le olan bağlantısını Fink kesecek ancak Özer'in yardımıyla Beşiktaş'ın presini pasla kırıp Alex'in boşa çıktığı pozisyonlarda pozisyon yaratabilirler.

Beşiktaş'ın savunmayı önde kuracağını zannetmiyorum. Mustafa Denizli böyle bir risk almaz. Alırsa da Güiza Rüştü'yü bir kez daha avlar. Hal böyle olunca Fenerbahçe evinde oynama avantajını da kullanarak daha kompakt bir yapıya bürünüp daha tempolu bir oyun oynayabilir. Beşiktaş ise sürekli hızlı pas yapma derdinde olacak ve Holosko ile Bobo'nun ayaklarına bakacak kontraataklarda.

Uzun lafın kısası, Fenerbahçe iyi konsantre olup hücumda az hata yaparsa ve Beşiktaş'a çok top kaptırmazsa üstün gelir, Beşiktaş'a da kontraataktan başka bir çare bırakmaz. Ligin ilk yarısındaki Trabzonspor maçında böyle yapmıştı misal Beşiktaş. Toplam iki pozisyon bulmuştu ve ikisi de kontratağa dönüşmüştü ve ikisi de gol olmuştu.

2 yorum:

  1. beşiktaş'ı hafife almışsın dostum, hangi takımın defansının iyi oldugu bu denli aleni iken hem de.

    YanıtlaSil
  2. Hafife almak demeyelim de, korkmamak diyelim biz buna. Zira Beşiktaş gol atmakta çok sıkıntı çeken bir takım. Ve Fenerbahçe gol yemediği tüm maçları kazandı bu sezon, Gençlerbirliği maçı hariç.

    YanıtlaSil

Ne Aramıştınız

''Hayata dair ne öğrendiysem futboldan öğrendim. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.''
Albert Camus.

Popüler Yazılar

Zİyaretçİler

Futbol Blog. Blogger tarafından desteklenmektedir.