Futbol ; Faİr Play, Cesaret, Mücadele ve Zafer...

26 Şubat 2011 Cumartesi

İBBSpor 3 - 1 Galatasaray


Galatasaray için biten sezonun tek bir kıymeti, gelecek sene için umut kaynağı olabilecek oyuncular ve sistemleri görebilme haftalarıdır. Daha az taraftar ve medya baskısı sayesinde Hagi'nin takıma yapabileceği pozitif katkılar gelecek sezona sirayet edebilir mi? tek soru bu camiada. Ancak görünen o ki, takımda herhangi bir ilerleme yok. Kötü oyun ve alınan kötü neticelerin ardından sezonun bitmesine uzun bir süre kala Galatasaray, tarihinin en kötü sezonunu yaşamayı garantilemiş durumda.

Abdullah Avcı'nın takımı İstanbul Belediyesi'ne karşı yıllardır sürdürdükleri üstünlüğü göz önüne alarak, bu maçta takımdan farklı bir şey bekledim. Ekranın karşısına da bunları gözlemlemek için geçtim. Hagi'nin kadro seçimi ve oyun anlayışında ne gibi bir ilerleme vardır diye düşünmeye başladım. Açıkçası bu sezon Galatasaray'ı çok fazla alıcı gözle izlememiştim, 5-6 maçını 90 dakika izlememe rağmen, net bir fikrim olmamıştı takım üzerinde. Ancak bu maça bakarak söyleyebilirim ki, Galatasaray çok net olarak kötü bir takım.

Maça geçelim. Hagi takımı defansif 4-3-3 sistemiyle oynatıyor. Orta üçlüde Sabri'yi kullanmasının sebebi de takımın defansif direncini arttırması. Ama buna ek olarak kadro seçiminde kullandığı ağır defansif oyuncular yüzünden hücumdaki etkinlikleri bir hayli azalıyor. Orta üçlüdeki Sabri - Mustafa Sarp ikilisinin ileriye yapacağı katkılar sınırlı. Sabri bugün bir asist yapsa da, top kullanma becerisi zayıf. Bekler hücumcu değil. Serkan Kurtuluş defansif bir sağ bek. Çağlar ise sakatlığın etkisinden henüz kurtulmuş değil, pek fazla ileriye çıkmıyor. Hagi'nin tandemde görev verdiği Cana bir stopere göre iyi oyun kursa da (haliyle) topu attığı adamlar takımı ileriye taşımak yerine aldığı yere geri gönderiyorlar. Haliyle takımın geriden çıkarkenki tek kozu Culio. Geriye gelerek aldığı topları ileri 3'lüyle değerlendiriyor. Ama bu da takım için bir dezavantaj doğuruyor. Culio'nun geriye geldiği her an Galatasaray orta sahasında bir adam eksik kalmış oluyor ve rakip de ligin orta sahada en dinamik takımlarından biri İstanbul Belediye olunca bu boşluğu değerlendiriyorlar. İleri üçlünün kenarlarındaki Stancu ve Kazım orjinleri santrfor olan futbolcular. Haliyle kanatlardan ceza sahasına girişlerde sıkıntı çekmemeleri lazım. Ancak kaleye çok uzakta oynuyorlar. Baros'la olan iletişimleri çok kısıtlı. Haliyle koca takım bütün maç boyunca Culio ve Baros'un ayağına baktı. Baros bulduğu ikinci pozisyonda golünü yazdı ama devamı gelmedi.

Abdullah Avcı'nın takımı İst. Belediye ise rakiplerine benzer bir şekilde defansif 4-4-1-1 oynuyor. Orta sahanın ortasında Mahmut - Holmen ikilisi, kanatlarda Cihan - Gökhan Süzen ve ileride forvet arkası İbrahim Akın ile tek santfor Gökhan Ünal. Mahmut defansif bir oyuncu. Selçuk Şahin'in bir benzeri. Holmen ise hızını kullanarak varlığını hissettiren bir orta saha. Top kullanma becerisi pek olmasa da, rakip için her an tehlikeli olabilecek bir isim. Ki bugün bir de gol attı. Mahmut pek fazla oyuna girmiyor, sağ açık Cihan Haspolatlı ise hücumda pek etkili değil. Haliyle Belediye de Galatasaray'ın benzeri bir şekilde Gökhan Süzen - İbrahim Akın ve Gökhan Ünal'ın ayağına bakıyor. Ama bir ekstra durumları var. Sol bek Ekrem'in ileri çıkışları sayesinde daha kompakt bir takım oluyorlar.

İlk yarıda her iki takım da ilerde basmadı. Belediye daha tehditkar gelse de topla bir hayli fazla buluşan İbrahim Akın çok fazla top kaybetti. Belediye top çıkaramadı. Ama geride sağlam durdular. Galatasaray'ın sağ kanadındaki defansif zaafiyeti farkettiler ama değerlendiremediler. Gökhan Süzen de keza çok top kaybetti. İki takım da risk almayınca orta saha mücadelesi şeklinde geçen bir 45 dakika oldu. Nadir bulunan bir pozisyonda Baros golünü attı ve GS devreye 1-0 önde girdi.


İkinci yarıda cesur davranan normal olarak Belediye oldu. Önde basarak oyuna girdiler. Zaten top kullanma becerisi kısıtlı olan Galatasaray'a yaptıkları baskı sayesinde onları ileri çıkartmadılar. Orta sahada çok adamla pres yaptılar ve alan daraltıp top kaptılar. Haliyle gol gelmekte gecikmedi. Önce Holmen arka direkte basit bir gol attı, ardından Servet ve Mustafa Sarp'ın müthiş (!) uyumu sayesinde garip bir gol atıp öne geçtiler. Golün ardından Galatasaray'ın gardı iyice düştü, hiçbir direnç gösteremediler. Abdullah Avcı hücum oyuncularını oyundan alıp yerine yine hücum oyuncuları sokunca ilerideki dirençleri de arttı. İlk iki gol sol kanattan gelince ben Hagi'nin oraya bir önlem alacağını düşünmüştüm. En azından Serkan'ı oyundan çıkarıp Sabri'yi oraya çekebilirdi. Yapmadı. Yapmadığı gibi, Serkan ileride kalmaya devam etti. Sol kanatta boşluklar oluştu ve Kazım ilk kez defans yaptı ama bunun sonucu penaltı oldu. İbrahim Akın penaltıyı gole çevirinde maç orada bitti.

Sonuç

Bu maçta Hagi'nin hataları vardı. Öncelikle Neill'ın sakatlığında Cana'nın o bölgeye çekilişini anlayışla karşılıyorum. Olabilir. Ama Sabri'nin orta sahaya çekilip asla Galatasaray seviyesinde olamayacağı belli olan Serkan'ın sağ bekte değerlendirilmesini anlamak mümkün değil. Sabri'nin dinamizminden faydalanmak iyi bir düşünce de, yedek kulübesinde oturan Yekta Kurtuluş bu maçta oynamayacaksa hangi maçta oynayacak? Hagi eğer bu seçiminde devam ederse rakipler için Galatasaray'ın sağ kanadı en büyük hücum yönü olabilir.

Neill'ın dönüşünün ardından ben Hagi'den şöyle bir değişiklik bekliyorum:

Sabri - Neill - Servet - Çağlar / Hakan
Yekta - Cana - Culio

Defans - orta saha düzenini bu şekilde sağlayabilir. Teoride hem daha hücumcu, hem de daha defansif bir kadro bu. İleri üçlüye ben karışmıyorum, bir şey diyemem.

Son olarak da şunu söyliyeyim. Hagi'nin gelişinin ardından defansif bir yapıya büründü Galatasaray. Bunu da en azından maç kaybetmemek için yapmıştı Hagi. Ama bunda da ne kadar başarılı oldukları tartışılır. Her bölgede sorunu, her bölgede boşluğu var takımın. Bunun bu sezon sonuna kadar düzelmesi mucize. Eğer gelecek sezona şimdikinden daha dengeli bir şekilde girerse Galatasaray, müthiş bir teknik direktör hamlesi olmuş olur bu.

0 yorum:

Yorum Gönder

Ne Aramıştınız

''Hayata dair ne öğrendiysem futboldan öğrendim. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.''
Albert Camus.

Popüler Yazılar

Zİyaretçİler

Futbol Blog. Blogger tarafından desteklenmektedir.