İki güzel takım, iki güzel teknik direktör. Oynamaya çalıştıkları futbol her daim seyirciye zevk vermeye yönelik, hücumu ön plana çıkaran bir strateji olunca beklentiler de yükseliyor haliyle. Bir yanda bir takımın çehresini tek başına değiştirebilecek nitelikte bir golcü olan Forlanlı Atletico Madrid; diğer yanda genç - tecrübeli futbolcuların müthiş sentezlendiği bir Valencia. Geçen sene Avrupa Ligi kupasının sahibi Madrid'in kırmızı tarafı bu sezona vasat bir giriş yaptı ve 5-8 bandında seyrediyor. Valencia ise İspanya'nın 3. büyüğü olma yolunda emin adımlarını hızlandırıyor. İki güzel ekibin karşılaşması vardı dün gece.
Maçın ayrıntılarına girecek değilim; atmosfer benim için daha güzeldi zira.
Benim adıma gecenin hayal kırıklığı Forlan'ın kaçırdığı penaltı idi. 2010 Dünya Kupası'nda Uruguay Milli Takımı yarı finale çıkarken bunda Forlan'ın duran toplardan attığı gollerin büyük payı vardı. Yanılmıyorsam seri penaltılar haricinde duran toplardan biri serbest vuruştan biri de penaltıdan olmak üzere iki golü vardı. Atışı kullanırkenki soğukkanlılığı malum. Dün yine bir penaltıda topun başına geçti. Valencia karşısında takımını öne geçirebilirdi. Köşeyi iyi hesap etti; kaleci uzaya fırladı. Fakat top direğe takıldı, dönen toptan da bir katkı gelmedi. Penaltı kaçtı. Olabilir böyle şeyler en nihayetinde, futbolda her şey mümkün.
Ama bu kaçan penaltı acı oldu. Ardından Valencia bir gol bularak maçı deplasmanda kazanmayı başardı. Sanchez Flores'in takımı kazansaydı bir basamak atlayarak Sevilla'nın üstüne çıkacaktı. Olmadı. Valencia ise Real Madrid'in hemen ardından maç fazlasıyla 3. sıradaki yerini korudu.
Atletico Madrid 1 - 2 Valencia
0 yorum:
Yorum Gönder