Bu blogda uzun bir zaman sonra ilk kez Fenerbahçe hakkında uzun çaplı bir yazı yazıyorum. Fenerbahçe'de bir umut ışığı görene kadar yazmayacağım demiştim. Avrupa'dan çapsız takımlara elenişin ve ligde baş aşağı gidişin verdiği moral bozukluğu yüzündendi bu. Bir şey değişmiş değil. Fenerbahçe biraz toparlanmış gözükse de ileriye dair herhangi bir beklenti içerisine girmiş değilim, taşıdığım bir umut da yok açıkçası. Kayserispor maçındaki gibi rakip taraftardan oley sesleri duymayayayım yeter. Bu yazıyı yazmamın sebebi de bir şeyleri dışarı vurma isteğimdir. O yer de bu blog olsun.
Dün Manisaspor karşısında hayati öneme sahip olan bir geri dönüş yaptı Fenerbahçe. Ligin son zamanlarda en büyük çıkış yapan takımlarından birine karşı en gıcık dakikada geriye düştü. Fakat Alex ve Mehmet Topuz ikilisi maçı kurtardı diyebilmek mümkün. Maçın detayına inecek değilim. Yalnızca aklımda bulunan düşüncelerden bir toplama yapayım…
Fenerbahçe’nin bu temposuyla şampiyon olması çok ama çok zor. İsminden ve futbolcularından bağımsız olarak; Fenerbahçe’ye karşı oynayacak takımlar Trabzonspor, Beşiktaş, Galatasaray ya da Bursaspor’a karşı oynamadan önceki psikolojileri bakımından daha üstün oluyorlar, Fenerbahçe’den daha az çekiniyorlar. Zira Fenerbahçe, büyük takım olma psikolojisini karşısındakine hissettiremiyor. Oyun içerisinde o kadar vahim hatalar, o kadar kritik hatalar yapıyor ki, rakibinin kendisinden çekinmesi için hiçbir sebep olmuyor. Hele gol atması için her türlü ortam müsaitken kendi kendine çelme takan futbolcular yüzünden karşı takıma ekstra bir motivasyon geliyor.
Alex demiştik, devam edelim. Bugün yine takımını kurtardı kaptan. Kurtarmasından ziyade, Fenerbahçe’nin topa sahip olma ve oyun kurma gibi işlevlerini başarıyla yürüttü, oyun içerisinde adeta bir şef gibi takımını yönlendirdi. Fakat kendisine bu anlamda eşlik eden birisi olmadı. Emre ve Cristian ikilisi kağıt üzerinde çok uyumlular. Cristian iyi bir kesici ve ayağına hakim olmasıyla da topu iyi yönlendiriyor. Emre ise malum, tutturduğunda oyuna renk katan, takımı ileriye taşıyan, risk alan bir oyuncu. Ancak Cristian’ın çok fazla geriye çekilip Emre’nin de disiplinsiz presleri ve agresifleşmesiyle beraber düşen performansı takımın merkezinde büyük bir boşluk olmasına sebebiyet veriyor. Bu yüzden toplar genelde uzun yoldan Niang’a ya da direkt olarak Mehmet Topuz- Alex ikilisine atılıyor. Takımda en fazla topla buluşan isimlerin Emre’den sonra Niang ve Mehmet Topuz olması hiç de sürpriz değil.
Ancak Niang’da büyük bir düşüş var. Fiziksel olarak çok ezik durumda. Ve çok basit hatalar yapıyor. Artık adam geçmesine pek rastlayamıyoruz. Mehmet Topuz ise üstün çabasına ve iyi niyetine rağmen olmayan futbol zekası yüzünden birçok pozisyonu harcıyor. Yanlış şut tercihleri ve attığı ya da atmadığı paslar yüzünden takım birçok pozisyondan eli boş dönüyor.
Hal böyleyken bütün takımın Alex’e bakması normal karşılanmadı. Çünkü takımda başka sorumluluk alan futbolcu yok. Geride bıraktığı boşluklar yüzünden hep bir tedirginlik içerisinde olan Gökhan Gönül’ü hesaba katmıyorum.
Alex’le olan sözleşme 2 yıl daha uzatıldı. 2 yıl boyunca Fenerbahçe’nin birçokt ek gollü galibiyetinde Alex’in adının yazılmasına şahit olacağız. Ancak artık Aykut Kocaman’ın top dağıtma konusunda bazı futbolculara görev vermesi gerekiyor. Cristian’ın kaçak oyunu takıma zarar veriyor; o bölgede Gökay İravul denenebilir.
Fenerbahçe’nin oyun kurmaktaki sıkıntısını konuştuktan sonra Niang’ın son zamanlardaki sol kanatta oynatılma sevdasından bahsedelim.
Niang Marsilya’da iken sol kanatta oynuyordu. Ama Fenerbahçe’de olduğu gibi 4-2-3-1′in sol kanadı değil, 4-3-3′ün sol dış forveti idi. Bir nevi Galatasaray’ın geçen seneki Kewell’ı gibi. Savunmayı değil hücumu ön plana çıkaran, sol taraftan ceza sahasına sızan ve golcü özelliklerini orada gösteren bir oyuncu idi. Ancak Aykut Kocaman onu Marsilya’daki rolünde değil, Fenerbahçe’deki özel rolünde oynatıyor. Niang’dan bir Özer Hurmacı olmasını bekleyemezsiniz. Aykut Kocaman’ın Niang’ın geçmişine bakarak böyle bir karar almasına saygı duyuyorum, denenebilir, Allah kelamı değil ya; Niang solda da oynar, kalede de. Fakat futbolun bazı doğruları var. Niang bir orta saha oyuncusu değil. Bir forvet oyuncusu.
Fenerbahçe’de Marsilya’da oynadığı rolde oynayabilir mi? Bunun yanıtını vermek çok zor. Niang’ın geçen seneki performansını tekrarlaması için Fenerbahçe’nin sisteminin de değişmesi lazım. Tutucu 4-2-3-1′den vazgeçip hücumcu ve esnek 4-3-3′e geçilirse, yani Niang kaleye daha çok yaklaşırsa, başarılı olabilir. Bunun için takımın merkezinin ileriye taşınması, orta saha hattının rakip ceza alanına daha çok yaklaşması ve Emre ve yanında oynayacak oyuncunun daha çok sorumluluk alması lazım. Alex’in top rakipteyken yapmadığı presleri ve Lugano – Yobo ikilisinin hantallığını hesaba katarsak, olası bir sistem değişiminde büyük bir ihtimalle başarısız olunacaktır.
Aykut Kocaman’ın Niang – Semih ikilisini aynı anda oynatma sevdasını anlayabiliyorum. Alex’i de hesaba katarsak daha çok hücumu düşünen bir takım yaratması mümkün. Fakat böyle bir düzende orta sahada da bir değişime gitmesi gerekiyor. Niang’ın forvet arkası olduğu, kanatsız bir 4-3-1-2 denenebilir misal. Tıpkı resimdeki gibi:
Çok basit bir Paint uyarlaması olan bu grafik birçok şey anlatıyor aslında. Alex – Niang – Semih üçlüsünün aynı anda kullanılması ihtimali, en çok bu tarz bir dizilişte, dahası düzgün bir sistemde gerçekçi bana kalırsa. İki hücumcu ve topu oyuna sokabilen bek, o koridoru tek başlarına kullanabilirler. Andre Santos ile Niang arasındaki iletişim ise Niang’ın ceza sahasına daha çok girmesine imkan verebilir. Gökay iki yönlü orta saha özelliğini çok fazla kullanmasa da olur; bu sistem kendi hücum planını çizecektir zaten. Defansif zaafiyet vermesi çok muhtemel olan bu diziliş bence denemeye değer. Top rakipteyken Alex’in yarattığı pres yetersizliği de Semih – Alex değişikliği ile giderilebilir. Yani top rakipteyken en uçta Alex, orta sahada Semih olur. Bence ütopya değil.
Velhasıl, Fenerbahçe’de sorunlar devam ediyor. Şampiyonluk ihtimalini çok az görüyorum, toplamda Bursaspor ve Trabzonspor’un ardından bir hayli geride bana kalırsa Fenerbahçe. Sorunları çözebilecek ve takımı şampiyonluk potasına sokabilecek, dahası güzel bir futbol oynatabilecek kişi hem elinde bulundurduğu yetki hem de görevi icabıyla Aykut Kocaman. Bunu başarabilecek mi, pek umutlu olmasam da beklemeye değer…
0 yorum:
Yorum Gönder