Futbol ; Faİr Play, Cesaret, Mücadele ve Zafer...

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Yolun Sonuna Yaklaşıldı


Fenerbahçe'nin iştahlı hali, tribünlerin coşkusu ve rakibin konsantrasyon eksikliğini birleştirince, ortaya zorlanmadan alınan bir galibiyet çıktı. Fenerbahçe maçın büyük bölümüne hakim oldu, rakibi sindirdi ve sağlı sollu ataklarla taraftarını mesh etti. Maçla ilgili yazılacak çok şey yok. Fakat Aykut Kocaman'ın bazı tercihlerinın ve oyuncuların performansının kalan 3 haftada neler getirip getirmeyeceğine bakalım.

Kanat akınları

Gökhan Gönül ve Andre Santos, hücumdaki esnekliklerini, teknik becerilerini ve zekalarını kullanarak fark yaratıyorlar. Gökhan Gönül zaten kendini de aşmış durumda; Alex'e yaptığı ortadan önceki o çabasını Daniel Alves yapsa 2 gün konuşulur. Mehmet Topuz'un yapması gereken işleri dahi kendisi yapıyor; artık ben ona "hücumcu sağ bek" yerine "defansif sağ açık" diyorum. Top Fenerbahçe'deyken her zaman için bekler ileri çıkıyor, orta sahadaki adam sayısı çoğalıyor. GG Topuz'la anlaşmasa da oluyor; her zaman için sağ kanatta fark yaratıyor, defansif anlamda ise maç kaybettirecek kadar bir eksiği yok. Fakat aynı şeyi Andre Santos için söylemek biraz zor sanırım. Bir sol bekten beklenecek kadar hızlı değil, fiziğini de en azından defansif anlamda iyi kullandığı söylenemez. Hücumdaki farklılığını aklıyla yaratıyor. İkiye birler, çalımlar.. bir şekilde ileride aksiyon gerçekleştiriyor. Fakat top kaybedildiği anda görev bölgesine dönüp o defansif direnci gösteremediği de bir gerçek. Pazar gecesi sol stoper Yobo, sol bekliğe evrilmişti neredeyse. Andre Santos bu hantallığını bir an önce düzeltmeli; çok adam kaçırıyor zira.

Defansif Zaafiyet

Yalnızca o mu hatalı geride? Hayır! Fenerbahçe takım olarak topun arkasına geçmesini biliyor; fakat rakibi karşılamayı tam olarak beceremiyor. Oyuncu grubu topun olduğu bölgenin gerisine atıyor kendisini, rakip için de top çevirmek kolaylaşıyor. Rakip ancak ceza yayının civarına geldiklerinde gözleri açılıyor Fenerbahçeli oyuncuların. Alan daraltılmıyor, rakibin pas yapmasına izin veriliyor. Bu sıkıntı şampiyonluğa giderken pek belli olmadı belki. Ve de Pazar gecesi ligin kontratak deyince akla gelen ilk takımı olan; topu rakibe veren, pas yapmayı pek de düşünmeyen takımı İBBspor'a karşı pek tehlike arz etmedi. Ancak ligin pas yapma konusunda vasatın üzerinde, pozitif takımlarından biri olan Karabükspor takımına karşı büyük sıkıntılar çekilebilir.

Stoch'un Güzel Oyunu

Şampiyonluğa giderken ekstra adamlar iyidir. Başrol oyuncularına yardım ederler, oyun sıkışınca devreye girerler, bazen maçı kurtarırlar, bazen de takımları adına en etkili isimlerden biri olurlar. Fenerbahçe bu sezon bunun sıkıntısını çekti. Belli başlı oyuncuların haricinde gol yükünü çeken futbolcu bulamadı takım. Dia'nın hücumdaki alkışlık aksiyonları güzeldi fakat Senegalli'nin bir sorunu vardı: Gol üretemiyordu. Formayı mevkiidaşı Miroslav Stoch'tan alış nedeni büyük oranda daha iyi fiziğe sahip oluşuydu. Çok koşuyor, çabalıyor, ikili mücadelelerde top çalıyordu. Stoch da sürekli kulübede bekliyordu haliyle. Ancak Dia sakatlandı, Stoch'a gün doğdu. Uzun bir aradan sonra ilk kez ilk 11'de sahaya çıktı. Bunca zaman sonra takıma küsmemiş, heyecanını yitirmemiş olması sevindirici. Attığı golün ardından yaşadığı sevinç gösterisi de onun takıma olan aidiyetini gösterir derecedeydi.

Stoch'un Caner ve Dia'dan farklı olan özelliği ne? Her şeyden önce hücumda daha zeki oluşu. Fırsatları daha iyi değerlendiriyor, şut atılacak yerde şut, pas atılacak yerde pas atıyor. Dia'nın bu anlamda bir eksiği vardı. Topu aldığında hem kendisini hem de topu koşturup kalenin dibine kadar götürüyordu fakat o meşhur son hareketi bir türlü yapamıyordu. Sezon boyunca Stoch'un İBB'ye attığı golün pozisyonlarını birçok kez yakaladı, fakat sonuca gidemedi. Ben bu anlamda Stoch'un kalen 3 haftada sürekli oynamasını istiyorum. Her pozisyonun çok değerli olduğu şu haftalarda, bulduğu pozisyonları en iyi değerlendiren sol kanat oyuncusu Stoch'tan başkası değil.

Bir diğer önemli, fark yaratan özelliği de taktiksel olgunluğu. Bu yaşına rağmen pozisyon alma bilgisi ve koşu yeteneği muazzam. Misal uzak forvet oyununu başarıyla yerine getiriyor. Sağ kanattan yapılan akınlarda Stoch'u birçok kez ceza sahasının sol kanadından içeri girmiş vaziyette görüyoruz. Anlamsız koşular, gereksiz hareketler yapmıyor. Görselde güzel bir örnek var:

Burada Fenerbahçe atakta, Stoch ceza sahasının sol kenarında. Şöyle bir pozisyonu sezon boyunca ne Caner'den ne de Dia'dan görebildik. Artı hanesine yazılsın.

Ve son olarak Stoch'la ilgili şunu söyliyeyim. Yaklaşık 3 ay önce "Miroslav Stoch'un Performansı" başlıklı yazının son bölümünde şöyle bir şey demiştim:

"...Ayrıca kontr-ataklardaki bariz bir şekilde görülen sıkıntı var. Rakip boş yakalansa dahi bunu değerlendirecek bir planı yok takımın. Yanlış pas ve şut tercihleri takımın farkı açmasını engelliyor. Aykut Kocaman Stoch'u bu şekilde de değerlendirebilir. Boş alanlarda Stoch etkinliğini gösterebilir."

İBB maçında Stoch etkinliğini bu şekilde gösterdi. İkinci yarının ortalarında Semih'e yerden soldan gönderdiği muazzam bir pas vardı, hatırlarsanız; Semih vurmuş top kornere çıkmıştı. O pozisyon gelecek maçlar için bir umut ışığıdır bende.


Santrfor Alex ve 4-3-3

Ve son olarak da maçın büyük bir bölümünde gördüğümüz 4-3-3 dizilişiyle ilgili bir şeyler söylemek lazım. Aykut Kocaman Stoch - Alex - Semih üçlüsünü ileride kullanıp orta sahada Cristian - Emre - Topuz üçlüsüne görev verdi. Maçın genelinde sırıtmadı bu diziliş, gördüğüm kadarıyla hocayı Rıdvan Dilmen'den başka eleştiren de yok. Fakat temel noktada bir yanlışlık var. Bu takımın oyun kurucusu Alex'tir. Alex'i ileride son adam olarak kullandığın zaman geriden oyun kuracak iyi bir orta saha elemanına ihtiyaç var. Ne Emre, ne Cristian ne de Topuz bu tarz oyuncular değiller. Bu üçü de presçi, defansif özellikleri ön plana çıkan, uzun vadede hücumda takımı sırtlayacak isimler değiller. Haliyle Alex'in mevkiisinde yapılacak bir değişiklik, pozisyon kısırlığını da beraberinde getirebilir. Muhtemelen Aykut Kocaman Alex'i sahte 9 numara rolünde oynatıp onun sırtı kaleye dönükken yapacağı aksiyonlardan faydalanmak istiyordur. Fakat Alex kendi defansının içerisine kadar gelip top alacak değil ya; topun oraya bir şekilde taşınması, birilerinin Alex'le paslaşması lazım. Bunu 90 dakika boyunca yapabilecek tarzda bir orta saha yapısı yok Fenerbahçe'nin.

Sonuç

Fenerbahçe yoluna emin adımlarla devam ediyor. Bazı sorunları olmakla birlikte, şampiyonluk yolunda artık bunların çok fazla bir önemi yok. Şampiyonluğu daha çok isteyen taraf kazanacak. Bana göre şanslar eşit; genel kanı Fenerbahçe'nin bir adım daha önde olduğuna dair olsa da bana göre durum böyle değil. Karabükspor deplasmanı çok zor geçecek, aynı hafta Trabzon Buca'yla oynuyor. Ankaragücü'nün son 1 yıldır bize karşı olan husumetleri var, onlar da Kadıköy'de savaşacaklardır; o hafta da ligden çekilmiş olan İBB ile oynuyor TS. Tabiiki Fenerbahçe'nin her maçı kazanması halinde kazanacağı şampiyonluk var, fakat top tuvarlak, maç 90 dakikadır. Ne olacağını şu son 3 haftada hep beraber göreceğiz. Umarım mutlu sona ulaşan taraf sarı-lacivert renklere gönül vermiş olanlar olur.

0 yorum:

Yorum Gönder

Ne Aramıştınız

''Hayata dair ne öğrendiysem futboldan öğrendim. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.''
Albert Camus.

Popüler Yazılar

Zİyaretçİler

Futbol Blog. Blogger tarafından desteklenmektedir.