Alper Öcal güzel bir yazı yazmış. Bu kadar imkanı olup bu kadar yanlış transfer yapan bir kulüpteki yanlışlıklara dikkat çekiyor kısaca.
Ben de kendisiyle paralel düşünceler içindeyim. Fenerbahçe Türkiye'deki en zengin kulüp. Stat hasılatları, Fenerium, Fenercell vs. birçok gelir kaynağı var. Ancak sabitleşmiş bir transfer politikası yok.
"Brezilya!" diyeceksiniz. Evet, ancak salt Brezilya üzerinden bakarsak bunu bir transfer politikası çerçevesinde değerlendirmek yanlış olur. Fenerbahçe her şeyden önce transferi nereye yapacağına net olarak karar veremiyor. Bunu geçelim. Bahsetmek istediğim şey aslında bu Brezilya konusu.
Fenerbahçe'nin kanına Brezilya aşısı ilk olarak Didi ile girdi. 1967'de futbolu bırakan, iki sene sonra Peru Milli Takımı'nı Dünya Kupası'nda çeyrek finale taşıyan Didi'nin 1972'de Fenerbahçe'ye gelmesi tüm dünyada yankı uyandırdı. Fenerbahçe'de 1972-1975 yılları arasında çalışan ve bu 3 sezonda 2 kez şampiyonluğa ulaşan Didi'nin Fenerbahçe'ye oynattığı futbol Brezilya'nın oynadığı futbola benziyordu. Kanatları kullanmayan, sürekli ortadan hücum eden ve ikiye-birle pozisyon bulmaya çalışan Fenerbahçe'ye güzel futbol oynattı. Yeri gelmişken Didi'nin Peru Milli Takımı ve Fenerbahçe'den başka hiçbir takımı çalıştırmadığını da belirtelim.
Fenerbahçe taraftarının her zaman şaşaalı futbol görmek istemesinden midir nedir, bundan sonra birçok Brezilyalı geldi ülkemize. Fenerbahçe taraftarı böyledir. Çalımlar, estetik hareketler, bol gol görmek ister. 103 gol bile ancak tatmin eder. 4-0 biten ilk yarı bir Fenerbahçeli için idealdir.
Bundan sonra gelen Brezilyalı teknik direktörlere bakalım.
Carlos Alberto Parreira (1995-96)
Sebastio Lazaroni (1996-97)
Artur Coimbra Zico (2006-2008)
Bunlarla birlikte birçok Brezilyalı futbolcu da geldi:
Washington (2002-2003)
Fabio Luciano (2003-2006)
Mehmet Aurelio (2003- 2008)
Alex de Souza (2004-...)
Mateus (2006)
Deivid de Souza (2006-...)
Edu Dracena (2006-2009)
Roberto Carlos (2007-2009)
Gökçek Vederson (2007-...)
Andre Clarindo Dos Santos (2009-...)
Cristian Oliveira Baroni (2009-...)
Fabio Bilica (2009-...)
Eksik varsa tamamlayın.
Baktığımız zaman son zamanlarda yapılan transferlerin neredeyse tamamı Brezilyalı. Fenerbahçe karakterine uyan bir ülke ancak bir takımda bu kadar aynı ülkeden gelen futbolcular varsa oturup tartışılır. İhtiyaç halinde direk Brezilya'ya bilet almak yerine biraz Avrupa'yı gezmekte yarar var.
Aslında sorun Brezilyalı futbolcu transferlerinden ziyade belirli bir transfer stratejisinin olmaması. Bugün basına bakıyoruz, çıkan transfer haberlerinin tamamı Brezilyalı futbolcular. Ayrıca alınacak yer de büyük ihtimalle forvet ya da hücumcu olacak bir şekilde. Sorun bu işte. Fenerbahçe'nin gerçekten ihtiyacı var mıdır şu aşamada bir forvete? Tek forvetle oynamayı adet edinmiş bir takıma 4. forvet biraz lüks değil mi? Bakıyoruz bugün Galatasaray'a, Baros sakat, Kewell sakat, Nonda formsuz, hemen Jo transferi. Gökhan Zan sakat, yedekler umut vermiyor, anında Lucas Neill transferi. Şimdi diyeceksiniz ki "Jo da Brezilyalı." Evet Brezilyalı ancak Galatasaray'ın Fenerbahçe'de olduğu gibi habire Brezilyalı futbolcu almak gibi bir derdi yok. İhtiyacın nereye olduğuna karar veriyorlar ve transferi bitiriyorlar.
Fenerbahçe'nin kimliği Brezilyalılarla beraber değişti. Güzel futbol da izlediğimiz pek söylenemez. O halde karma futbolcularla başarıya gitmek daha mantıklı sanki. Bu kadar bütçesi olan bir takımın sırf Brezilyalılar'a dadanması üzüntü verici.
Fenerbahçe'nin kanına Brezilya aşısı ilk olarak Didi ile girdi. 1967'de futbolu bırakan, iki sene sonra Peru Milli Takımı'nı Dünya Kupası'nda çeyrek finale taşıyan Didi'nin 1972'de Fenerbahçe'ye gelmesi tüm dünyada yankı uyandırdı. Fenerbahçe'de 1972-1975 yılları arasında çalışan ve bu 3 sezonda 2 kez şampiyonluğa ulaşan Didi'nin Fenerbahçe'ye oynattığı futbol Brezilya'nın oynadığı futbola benziyordu. Kanatları kullanmayan, sürekli ortadan hücum eden ve ikiye-birle pozisyon bulmaya çalışan Fenerbahçe'ye güzel futbol oynattı. Yeri gelmişken Didi'nin Peru Milli Takımı ve Fenerbahçe'den başka hiçbir takımı çalıştırmadığını da belirtelim.
Fenerbahçe taraftarının her zaman şaşaalı futbol görmek istemesinden midir nedir, bundan sonra birçok Brezilyalı geldi ülkemize. Fenerbahçe taraftarı böyledir. Çalımlar, estetik hareketler, bol gol görmek ister. 103 gol bile ancak tatmin eder. 4-0 biten ilk yarı bir Fenerbahçeli için idealdir.
Bundan sonra gelen Brezilyalı teknik direktörlere bakalım.
Carlos Alberto Parreira (1995-96)
Sebastio Lazaroni (1996-97)
Artur Coimbra Zico (2006-2008)
Bunlarla birlikte birçok Brezilyalı futbolcu da geldi:
Washington (2002-2003)
Fabio Luciano (2003-2006)
Mehmet Aurelio (2003- 2008)
Alex de Souza (2004-...)
Mateus (2006)
Deivid de Souza (2006-...)
Edu Dracena (2006-2009)
Roberto Carlos (2007-2009)
Gökçek Vederson (2007-...)
Andre Clarindo Dos Santos (2009-...)
Cristian Oliveira Baroni (2009-...)
Fabio Bilica (2009-...)
Eksik varsa tamamlayın.
Baktığımız zaman son zamanlarda yapılan transferlerin neredeyse tamamı Brezilyalı. Fenerbahçe karakterine uyan bir ülke ancak bir takımda bu kadar aynı ülkeden gelen futbolcular varsa oturup tartışılır. İhtiyaç halinde direk Brezilya'ya bilet almak yerine biraz Avrupa'yı gezmekte yarar var.
Aslında sorun Brezilyalı futbolcu transferlerinden ziyade belirli bir transfer stratejisinin olmaması. Bugün basına bakıyoruz, çıkan transfer haberlerinin tamamı Brezilyalı futbolcular. Ayrıca alınacak yer de büyük ihtimalle forvet ya da hücumcu olacak bir şekilde. Sorun bu işte. Fenerbahçe'nin gerçekten ihtiyacı var mıdır şu aşamada bir forvete? Tek forvetle oynamayı adet edinmiş bir takıma 4. forvet biraz lüks değil mi? Bakıyoruz bugün Galatasaray'a, Baros sakat, Kewell sakat, Nonda formsuz, hemen Jo transferi. Gökhan Zan sakat, yedekler umut vermiyor, anında Lucas Neill transferi. Şimdi diyeceksiniz ki "Jo da Brezilyalı." Evet Brezilyalı ancak Galatasaray'ın Fenerbahçe'de olduğu gibi habire Brezilyalı futbolcu almak gibi bir derdi yok. İhtiyacın nereye olduğuna karar veriyorlar ve transferi bitiriyorlar.
Fenerbahçe'nin kimliği Brezilyalılarla beraber değişti. Güzel futbol da izlediğimiz pek söylenemez. O halde karma futbolcularla başarıya gitmek daha mantıklı sanki. Bu kadar bütçesi olan bir takımın sırf Brezilyalılar'a dadanması üzüntü verici.
0 yorum:
Yorum Gönder