Arkalarında bıraktıkları 100'ü aşkın profesyonel lig derbisi bulunuyor. Belki hepsi kendi çapında unutulmaz ama bazıları var ki akıllardan hiç çıkmıyor. Her biri bir efsane, her biri olay, her biri tam anlamıyla Fenerbahçe - Galatasaray...
Galatasaray 1 - Fenerbahçe 0
28 Aralık 1980
Galatasaray, Fenerbahçe'yi son kez beş yıl önce yenmişti. Artık kazanmalıydılar. Tek golün atıldığı, direklerin dövüldüğü maçta hakem Güngör Tuncer ise adeta sahada yoktu. Karşılaşmada sayısız kavga çıktı. Öyle ki Fatih Terim, İsa ile kavgasını ayırmaya çalışan sivil polisi bile yumrukladı da Beşiktaş karakolunu ziyaret etmeden evine dönemedi!
Gütschow'ün golüyle yedinci dakikada öne geçmiş Galatasaray'ın 43'te Mert'in atılmasıyla ikinci devre çökeceği düşünülmüştü. Öyle olmadı! Tugay ve Hakan Şükür, Kadıköy'de sahneye çıktılar, farkı getirdiler. Sonuç, sinirli Fenerbahçeliler'in Dereağzı Tesisleri'ni basıp önüne gelen sarı-lacivertli futbolcuyu tartaklaması oldu.
Galatasaray 2 - Fenerbahçe 1 - 1 Aralık 1990
Fenerbahçe 2 - Galatasaray 0 5 Ekim 1991
Fenerbahçe 2 - Galatasaray 0 5 Ekim 1991
Başka bir futbolcu yoktur ki arka arkaya iki sezonda iki ayrı maçta iki derbide ikişer gol atmaya başarsın... İşte o futbolcu Tanju Çolak! Önce sarı kırmızılı formayla 67 dakika 10 kişi oynayan takımına maçı kazandırdı; ardından rakibe transfer oldu, daha ilk resmi derbisinde galibiyeti bu sefer yeni takımına armağan etti. Tanju Çolak böylece, Türk futbol tarihinin en önemli derbi golcüsü olarak adını yazdırdı.
İki kez öne geçti Fenerbahçe, iki kez bir dakika sonra rakibini yakaladı Galatasaray. İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı'ndaki maçta Türk futbol tarihinin rekor miktardaki 70 bin 125 seyircisi dört kafa golü seyrederken, hakem Muhittin Boşat'ın karşılıklı iki penaltıyı es geçmesini ıslıkladı. Fenerbahçe'nin gollerini Kemal ve Van Hooijdonk atarken, aynı onura Arif Erdem ve Hakan Şükür'ün ensesi ulaştı!
Fenerbahçe 5 - Galatasaray 2
22 Nisan 1992
22 Nisan 1992
Derbiden geriye özellikle dört isim kaldı. Fenerbahçe'nin gollerini üçe iki bölüşen Tanju ve Aykut, attırdığı goller ve yarattığı penaltıyla Şeytan Rıdvan, sahada rakiplerini ve eski takım arkadaşını kovalayan, yerlere yatıran kaleci Hayrettin. Oysa ikinci devrenin başında skoru üç farktan Erdal'ın çabalarıyla 3-2'ye getiren sarı kırmızılar maça ortak olabileceklerini düşünmüşlerdi. Olmadı, Stumpf ve Kosecki'nin gördüğü iki kırmızı kart ve beş golle evlerine uğurlandılar. Bir de Hayrettin'in kaçan penaltı sonrasında Rıdvan'ın boğazına sarılmasının, Tanju'ya kafakol çekmesinin acısını yanlarında götürmek zorunda kaldılar.
Galatasaray 4 - Fenerbahçe 4
5 Haziran 1983
Ali Şen soyunma odasına inmiş, futbolcularına "Başarınız galibiyetten de büyüktür" diyordu. Ali Şen gibi iddialı bir ismin galibiyetten öte gördüğü beraberliğin ardındaysa 48. dakikada 4-1 yenik duruma düşen takımının skoru 4-4-'e getirmesi yatıyordu. Fener tribünleri maç öncesinde sarı kırmızı tabutu elleri üzerinde, cenaze marşı eşliğinde gezdirmişti: bu şamatanın yeriniyse 48. dakikada Galatasaraylılar'ın "Tabelaya bakalım, göbek atalım" tezahüratı almıştı. Kimsenin cenazesi kalkmadı, kimse göbek atmadı ama Fenerbahçe son iki haftaya Trabzonspor'un iki puan önünde girmenin ve ezeli rakibine yenilmemenin mutluluğunu yaşadı.
Birkaç gün öncesinde bir taraf Avrupa'da tur atlama sevinci, diğer tarafta da hezimete uğrama hüznü vardı. Galatasaray Eintracht Frankfurt'u elemiş, Fenerbahçe ise adı sanı duyulmamış Sigma Olomouc'a 7-1 yenilmişti. "Derbilerin favorisi olmaz" derler ya, işte böyle bir maçtı. Maç öncesi fark yiyeceği düşünülen Fenerbahçe saldırdıkça saldırmış, nihayetinde Aykut Kocaman'ın bazukasıyla galibiyete ulaşmıştı. Bu skor, Sigma Olomouc hezimeti sonrasında istifa eden başkan Metin Aşık'ın geri dönüş kararı almasını sağlamıştı.
"Ya zaten 4 tane attınız, Rıdvan'a niye kıyıyorsunuz ki?"
Fenerbahçe havlu attığı ligde onurunu kurtarmak, Galatasaray dört puan ilerisindeki Beşiktaş'ı yakalamak için maça çıkmıştı. Futbol oynayan kazandı, hem de 4 gol atarak. Avrupa gol krallığına odaklanmış Tanju'nun iki, Kosecki ve Erdal'ın gollerine Fenerbahçe sadece Aykut'un penaltısıyla yanıt verebildi. O penaltı ki Yusuf'un darbesiyle Rıdvan'ın düşmesine, omuz bağlarından sakatlamasına ve ligi kapatmasına neden olmuştu. Sarı lacivertli taraftarlar kadar Yusuf da bu müdahaleyi yaptığına üzülmüş, "Keşke bıraksaydım da Rıdvan golü atsaydı" demişti.
Her zaman olduğu gibi yine "tarihi" bir derbiydi; kazanan şampiyonluk yarışında büyük avantaj sağlayacaktı. Puanlar eşitti, Fenerbahçe'ye ikili averaj göz önüne alındığında beraberlik bile yetecekti. Bunu bilen Galatasaray yüklendi, Fenerbahçe ise bir türlü oyun kuramadı. Gol ise kimsenin çalışmadığı yerden geldi; atılan bir uzun top, kaleci Volkan ve Edu ile birlikte yükselen Nonda, ağlara giden sarı kırmızılı bir gol. Feldkamp sonrası altyapı hocası Cevat Güler idaresinde çıktığı maçta Galatasaray, ezeli rakibini yenmiş ve şampiyonluk kupasının kulpunu tutmuştu. Kazandı da...
Eskiden süper değil, Milli Lig vardı. İlkinde de maçlar iki grupta oynanmış, lider iki takım şampiyonluk için finalde karşı karşıya gelmişlerdi. Bu maç, tarihimizin ilk profesyonel Fenerbahçe - Galatasaray derbisi anlamına da geliyor. Her haliyle unutulmayacaktı maç ama Metin Oktay meşhur ağları delen golünü bu karşılaşmada attı, sarı lacivertliler rövanşta rakiplerini Yüksel, Naci, Mustafa ve Şeref'in golleriyle 4-0 mağlup ederek profesyonel ligin ilk şampiyonu oldu.
Galatasaray 1 - Fenerbahçe 2
19 Mayıs 2007
Maçın çok da fazla bir önemi yoktu. Fenerbahçe şampiyonluğunu bir hafta önceden garantilemiş, Galatasaray ise Şampiyonlar Ligi için mücadele ediyordu. Ne var ki Chelsea'liler ligi birinci bitiren Manchester United'ı sahaya alkışlarla davet etti, Türkiye'de tartışma koptu. Kimileri Galatasaraylı futbolcuların da rakiplerini aynı şekilde karşılamalarını isterken, diğerleri "Olmaz öyle şey" diyordu. Ali Sami Yen ahalisi alkış değil, rakiplerini su şişesi yağmuruna tutmuştu. Tarihe "Sulu derbi" olarak geçen maçı Lugano ve Edu'nun golleriyle Fenerbahçe kazandı ama geriye gazetelerin attığı "Futbolun öldüğü gece" başlıklarından başka bir şey kalmadı. Kadıköylüler derbi zaferini yaşarken, Galatasaray UEFA Kupası'na katılmak ve bir sonraki sezon uygulanacak 5 maç seyircisiz oynama cezasıyla yetinmek zorunda kaldı!
İki takımın da kaderi aynıydı; derbiyi kazanmak ve lider Beşiktaş'ın puan kaybetmesini beklemek. Kadıköy'deki maça Galatasaray favori çıkıyordu. Fenerbahçe istikrarsızdı; bir hafta gidiyor deplasmanda Trabzonspor'u yeniyor, ardından kendi sahasında Sarıyer'e yenilerek ümitlenen taraftarını üzüyordu. Santra yapılınca anlaşıldı ki bu maç Fenerbahçe'nin maçıydı. Maçı Aykut kopardı. Daha 10. dakikada Semih tarafından ceza sahasında düşürüldü; Büyük Şenol için penaltıyı atmak çok kolaydı. Golden 25 dakika sonra yine ama bu kez ceza sahası dışında düşürüldü Aykut. Türk futbolunun ilk "İmparator"u Oğuz, baraj kurmakla meşgul Galatasaray savunması arasında golcüyü gördü ve Simoviç bir kez daha aşıldı. Ardından Hakan, Şenol 3 ve Oğuz skoru beşledi. Sarı kırmızılıların tek golü "Deli Nezihi"nin kendi kalesine attığı topla geldi. Fenerbahçe'de keyifler öylesine yerindeydi ki Nezihi, maç sonunda soyunma odasında Schumacher'e "Sana nasıl gol attım" diye takılmaktan gocunmadı. Bu maç, o tarihe kadar Fenerbahçe'nin Galatasaray'a ligde en büyük fark attığı maçtı.
İki takım 344'üncü kez karşılaşıyordu ama lig tarihinde böyle bir skor yazmıyordu. Arada sırada bu farka yaklaşılmıştı ama ya ayaklar durmuş ya da rakip geri dönmüş, bu noktaya varılmamıştı. Maçın gollü geçeceği takımlar sahaya dizildikleri anda anlaşılmıştı. Fenerbahçe, Arjantinli yıldızı Ariel Ortega'nın komuta ettiği yedi futbolcusuyla birlikte rakip kaleye yükleniyordu. Gol çabuk geldi ve o zamanların genç futbolcusu Tuncay Şanlı kafasıyla takımını öne geçirdi. Ortega önce 38'de attığı gol, sonra 58'de gördüğü kırmızı kartla maça damgasını vurdu. Birçokları Fatih Terim ve oyuncularının eksik kalan rakibi bastıracağı, en azından beraberliği yakalayacağını düşünürken hiçkimsenin açıklayamayacağı şeyler oldu. Önce iki kez Kadıköy Boğası Serhat, ardından Ceyhun ve Ümit Özat, Mondragon'u geçti. Maç bittiğinde kimse skorboard'da yazan rakamlara inanamıyordu. Fatih Terim tarihi farkı sindirmeye çalışırken "Suçlu benim. Yönetim kurulunun her türlü tasarrufuna saygı duyarım. Galatasaraylılar bunu hak etmedi. Onlardan özür dilerim" açıklamasını yaptı. Maçtan önce "Korkan kaybeder" diyen Fenerbahçe teknik direktörü Werner Lorant, kariyerinin bu zirve noktasının ardından "Bu farkı beklemiyorduk" deme alçakgönüllülüğünü gösterdi. Kim ne derse desin, iki taraftan biri diğerine profesyonel ligde 7 gol atana kadar bu maçı tarih en başta yazacak!
Birbirlerine 5 de attılar 6 da, su şişeleri de çakmak da! Tüm bunlar ezeli rekabeti ortaya koyuyor!
Galatasaray 1 - Fenerbahçe 0
27 Nisan 2008
27 Nisan 2008
Her zaman olduğu gibi yine "tarihi" bir derbiydi; kazanan şampiyonluk yarışında büyük avantaj sağlayacaktı. Puanlar eşitti, Fenerbahçe'ye ikili averaj göz önüne alındığında beraberlik bile yetecekti. Bunu bilen Galatasaray yüklendi, Fenerbahçe ise bir türlü oyun kuramadı. Gol ise kimsenin çalışmadığı yerden geldi; atılan bir uzun top, kaleci Volkan ve Edu ile birlikte yükselen Nonda, ağlara giden sarı kırmızılı bir gol. Feldkamp sonrası altyapı hocası Cevat Güler idaresinde çıktığı maçta Galatasaray, ezeli rakibini yenmiş ve şampiyonluk kupasının kulpunu tutmuştu. Kazandı da...
Galatasaray 1 - Fenerbahçe 0 - 10 Haziran 1959
Fenerbahçe 4 - Galatasaray 0 - 14 Haziran 1959
Fenerbahçe 4 - Galatasaray 0 - 14 Haziran 1959
Eskiden süper değil, Milli Lig vardı. İlkinde de maçlar iki grupta oynanmış, lider iki takım şampiyonluk için finalde karşı karşıya gelmişlerdi. Bu maç, tarihimizin ilk profesyonel Fenerbahçe - Galatasaray derbisi anlamına da geliyor. Her haliyle unutulmayacaktı maç ama Metin Oktay meşhur ağları delen golünü bu karşılaşmada attı, sarı lacivertliler rövanşta rakiplerini Yüksel, Naci, Mustafa ve Şeref'in golleriyle 4-0 mağlup ederek profesyonel ligin ilk şampiyonu oldu.
Galatasaray 1 - Fenerbahçe 2
19 Mayıs 2007
Maçın çok da fazla bir önemi yoktu. Fenerbahçe şampiyonluğunu bir hafta önceden garantilemiş, Galatasaray ise Şampiyonlar Ligi için mücadele ediyordu. Ne var ki Chelsea'liler ligi birinci bitiren Manchester United'ı sahaya alkışlarla davet etti, Türkiye'de tartışma koptu. Kimileri Galatasaraylı futbolcuların da rakiplerini aynı şekilde karşılamalarını isterken, diğerleri "Olmaz öyle şey" diyordu. Ali Sami Yen ahalisi alkış değil, rakiplerini su şişesi yağmuruna tutmuştu. Tarihe "Sulu derbi" olarak geçen maçı Lugano ve Edu'nun golleriyle Fenerbahçe kazandı ama geriye gazetelerin attığı "Futbolun öldüğü gece" başlıklarından başka bir şey kalmadı. Kadıköylüler derbi zaferini yaşarken, Galatasaray UEFA Kupası'na katılmak ve bir sonraki sezon uygulanacak 5 maç seyircisiz oynama cezasıyla yetinmek zorunda kaldı!
Fenerbahçe 5 - Galatasaray 1
15 Nisan 1990
15 Nisan 1990
İki takımın da kaderi aynıydı; derbiyi kazanmak ve lider Beşiktaş'ın puan kaybetmesini beklemek. Kadıköy'deki maça Galatasaray favori çıkıyordu. Fenerbahçe istikrarsızdı; bir hafta gidiyor deplasmanda Trabzonspor'u yeniyor, ardından kendi sahasında Sarıyer'e yenilerek ümitlenen taraftarını üzüyordu. Santra yapılınca anlaşıldı ki bu maç Fenerbahçe'nin maçıydı. Maçı Aykut kopardı. Daha 10. dakikada Semih tarafından ceza sahasında düşürüldü; Büyük Şenol için penaltıyı atmak çok kolaydı. Golden 25 dakika sonra yine ama bu kez ceza sahası dışında düşürüldü Aykut. Türk futbolunun ilk "İmparator"u Oğuz, baraj kurmakla meşgul Galatasaray savunması arasında golcüyü gördü ve Simoviç bir kez daha aşıldı. Ardından Hakan, Şenol 3 ve Oğuz skoru beşledi. Sarı kırmızılıların tek golü "Deli Nezihi"nin kendi kalesine attığı topla geldi. Fenerbahçe'de keyifler öylesine yerindeydi ki Nezihi, maç sonunda soyunma odasında Schumacher'e "Sana nasıl gol attım" diye takılmaktan gocunmadı. Bu maç, o tarihe kadar Fenerbahçe'nin Galatasaray'a ligde en büyük fark attığı maçtı.
Fenerbahçe 6 - Galatasaray 0
6 Kasım 2002
6 Kasım 2002
İki takım 344'üncü kez karşılaşıyordu ama lig tarihinde böyle bir skor yazmıyordu. Arada sırada bu farka yaklaşılmıştı ama ya ayaklar durmuş ya da rakip geri dönmüş, bu noktaya varılmamıştı. Maçın gollü geçeceği takımlar sahaya dizildikleri anda anlaşılmıştı. Fenerbahçe, Arjantinli yıldızı Ariel Ortega'nın komuta ettiği yedi futbolcusuyla birlikte rakip kaleye yükleniyordu. Gol çabuk geldi ve o zamanların genç futbolcusu Tuncay Şanlı kafasıyla takımını öne geçirdi. Ortega önce 38'de attığı gol, sonra 58'de gördüğü kırmızı kartla maça damgasını vurdu. Birçokları Fatih Terim ve oyuncularının eksik kalan rakibi bastıracağı, en azından beraberliği yakalayacağını düşünürken hiçkimsenin açıklayamayacağı şeyler oldu. Önce iki kez Kadıköy Boğası Serhat, ardından Ceyhun ve Ümit Özat, Mondragon'u geçti. Maç bittiğinde kimse skorboard'da yazan rakamlara inanamıyordu. Fatih Terim tarihi farkı sindirmeye çalışırken "Suçlu benim. Yönetim kurulunun her türlü tasarrufuna saygı duyarım. Galatasaraylılar bunu hak etmedi. Onlardan özür dilerim" açıklamasını yaptı. Maçtan önce "Korkan kaybeder" diyen Fenerbahçe teknik direktörü Werner Lorant, kariyerinin bu zirve noktasının ardından "Bu farkı beklemiyorduk" deme alçakgönüllülüğünü gösterdi. Kim ne derse desin, iki taraftan biri diğerine profesyonel ligde 7 gol atana kadar bu maçı tarih en başta yazacak!
Birbirlerine 5 de attılar 6 da, su şişeleri de çakmak da! Tüm bunlar ezeli rekabeti ortaya koyuyor!
0 yorum:
Yorum Gönder