Merhabalar! Bu yazımda Galatasaray’ın neden başarısız
olduğundan, sonrasında da Fenerbahçe’nin geçen seneye göre kendine neler
kattığından bahsedeceğim. Umarım yazdığım şeyler size göre mümkün olduğunca
elle tutulur olur. Bazı spor yorumcularının yaptığı gibi spekülasyonlar ve
okurları/izleyenleri başka diyarlara götüren yorumlar yapmamaya gayret
edeceğim.
Öncelikle, Fatih Terim’in sezon başladıktan sonra takımın
başından “kovulması” tamamen mantıksız bir hareketti. Bunun nedeni Fatih
Terim’in Mancini’den daha iyi bir teknik direktör olması, Türkiye şartlarını
daha iyi bilmesi, vs. değil. Sonuç itibariyle sezon başında kurulan takım Fatih
Terim felsefesine göre kurulan bir takımdı. Ve sonrasında da bir teknik
direktör değişimi tamamen farklı bir takım ihtiyacını doğurmuş oldu. Eğer
şampiyonluğa oynayan bir kulüpseniz sezon ortasında teknik direktör değiştirmek
size çoğunlukla başarı yerine başarısızlık getirecektir. Bu yüzden ben
Galatasaray yöneticisi olsaydım böyle bir değişime izin vermemeye çalışırdım.
Teknik direktör değişikliği herhangi bir takım için işe yarayabilir, fakat eğer
teknik direktör değiştiren takım şampiyonluğa oynayan bir takım ise bu işleri
berbat edebilir. Galatasaray bu sezon bunu yaşadı. Birçok kişi gibi,
Galatasaray yöneticilerinin şampiyonluktan bahseden demeçleri bana da
inandırıcı gelmiyor açıkçası. Bu söylediklerine kendileri inanıyor mu çok merak
ediyorum. Çok ileri gitmek istesem de bu sadece taraftarı kandırmaktır. Bu
durumda takım yönetiminin siyasete döndüğünden bahsedilebilir.
Yukarda bahsettiğim gibi takımın üzerine kurulduğu felsefe
bir şey iken, Mancini’nin uygulatmaya çalıştığı felsefe bambaşka bir şeydi. Bu,
hem futbolcuları hem de teknik heyeti yorar. Ünal Aysal’ın yerinde olsam teknik
direktör değişikliğini mümkünse sonraki sezona ertelerdim. Ki bu sayede yeni
gelen teknik direktör kendi felsefesini oturtabilsin.
Yukarıdakilere ek olarak aklımdan sürekli geçen bir şeyi
eklemek istiyorum. Bugüne kadar Galatasaray’a gelmiş kaç tane hoca bu takıma
savunma yaptırmaya çalışmış, planlarını önce gol yememeye odaklamış ve başarılı
olmuştur? Bunun cevabı bugüne kadar sadece Lucescu’dur. Başka herhangi bir
teknik direktör Galatasaray’ı öncelikle gol yememeye odaklayarak başarıya
ulaşamamıştır. Mancini gibi bir teknik direktörün, yani savunma baş tacı eden
bir hocanın, Galatasaray’a gelmesi öncelikle herkesi şaşırtmıştı. Ki, Fatih
Terim ile Mancini felsefeleri arasında dağlar değil kıtalar kadar fark vardı.
Bir hoca takımı öncelikle hücum için kurarken diğeri önceliği savunmaya veriyordu.
Mancini bir sezon başında gelseydi belki daha şanslı olabilirdi fakat sezon
ortasında geldiği için ona da bir suç yüklemek bence mantıksız olur.
Eğer Fenerbahçe’ye gelirsek, bu sezon Fenerbahçe Aykut
Kocaman dönemine göre bir çağ atladı diyebiliriz. Ersun Yanal, takımın önceki
senelerdeki mantalitesini tamamen değiştirdi ve önceliğini hızlı hücum
organizasyonlarına verdi. Önceden “Gol yemeyeyim, illa ki sonra gol bulurum.”
diyen Fenerbahçe bu sezon bütün gücüyle rakiplerine saldırmaya başladı. Söylemesi
ilginç ama geçen seneki Galatasaray kimliği bu sene Fenerbahçe’ye geçti. Ki
genelde böyle bir kimlikle oynarsanız Türkiye’de başarılı olursunuz. Büyük
takımlarla oynarken gol yememeyi düşünebilirsiniz, skora da yatabilirsiniz
fakat bir Anadolu kulübüyle oynarken önceliği gol yememeye verirseniz çok kısır
bir maç İzlemeye mahkum olursunuz. Emin olun karşı taraf da gol yememeye
bilenmiştir. Bu yüzden eğer şampiyonluk gibi bir iddianız varsa önceliğiniz
hücum olmalıdır Türkiye’de. Bunu yapmazsanız şampiyonluk gibi bir şey sizin
için pek gerçekliğe dökülecek gibi durmayabilir. Ki bu seneki Galatasaray’da
sanırım bu açıkça görülüyor.
Son olarak da Galatasaray’ın deplasmanlardaki silik
görüntüsünün büyük bir takıma yakışmadığını belirtmek isterim. Eğer şampiyonluk
istiyorsanız deplasmanda kazanmayı bileceksiniz. Aksi takdirde hayalleriniz
suya düşer ve siz de onlarla birlikte gemiden kovulursunuz.
0 yorum:
Yorum Gönder