Genel bir Fenerbahçe analizine ne dersiniz? Birazcık futbol
sohbeti sizin için fena olmaz sanırım. Genel olarak Fenerbahçe futbol kulübünün
ligdeki başarısından bahsetmek istiyorum sizlere.
Öncelikle, Fenerbahçe’nin şampiyonluk yarışı kızışmadan önce
diğer kulvarlardan çekilmesi, diskalifiye edilmesi lig için bir avantajdı. En
büyük rakibi Galatasaray’ın henüz bir ay önceye kadar üç kulvarda mücadele
etmesi de bu doğrultuda sarı-lacivertli takım için avantajlı bir durumdu. Ne
yazık ki bugüne kadar ülkemizde hem Avrupa hem lig başarısını aynı anda
sürdürebilen takımlara rastlamak pek mümkün olmamıştır. Bu yüzden dediğim gibi
Avrupa kupalarında mücadele etmemek, kupadan da elenmek Fenerbahçe’nin lig
adına ekmeğine yağ sürdü. Gönül isterdi ki Fenerbahçe hem Avrupa’da hem ligde
kıyasıya bir mücadele versin ama malum olan bazı sebepler nedeniyle bu mümkün
olmadı. Her neyse sadece ligde yarışmak Fenerbahçe için bir avantajdı.
İkinci olarak Ersun Yanal, Aykut Kocaman felsefesini tamamen
yıkarak yerine kendi felsefesini getirdi. Öncelikle Aykut Kocaman’ın bakışını
açıklamak gerekirse sayın Kocaman öncelikle gol yememeyi kendine kural
edinmişti ve bu yüzden genel itibariyle takımı kontrollü bir dizilişle, ki
çoğunlukla bu 4-2-3-1 oluyordu, sahaya sürüyordu. Bu durumun aksine Ersun Yanal
ise takımını sahaya öncelikli olarak gol bulmaya yönelik bir bakış açısıyla
süren bir teknik direktör. Ki bu mantaliteyi şimdiye dek Fenerbahçe’de de
başarıyla uygulayabilmiş gibi duruyor. Ve büyük ihtimalle de şampiyonluğu
kaptırmayacak gibi duruyor Fenerbahçe. Önceki sene takım olarak yana ve geri
pas yapma alışkanlığı olan takım, bu sene bu anlayıştan tamamen sıyrılarak
ileri oynamayı kendine amaç edinmiş durumda. Bu her ne kadar riskli bir durum
gibi görünse de bahsettiğimiz akım üç büyüklerden biri olunca Türkiye’de
başarısız olması çok yüksek bir ihtimal gibi durmuyor. Geçen seneki tek
forvetli sistemden 3 forvetli sisteme geçen Ersun Yanal takımı hücum pres
yapmaya da teşvik ettiği için rakip takımlar için pas yapacak bir alan
bulunmuyor. Önceden ise Fenerbahçe genel itibariyle rakibini 2. bölgede
karşılardı. Bu da büyük bir takım için bir handikap gibi duruyor. Ayrıca, geçen
sene öne geçtikten sonra skor korumaya yönelik bir felsefe benimseyen takım bu
sene öne geçtikten sonra geri çekilmiyor, aksine daha da saldırganlaşarak
galibiyeti perçinliyor. Bu da rakibin oyuna ortak olmasını engelleyen bir
unsur. Aykut Kocaman öne geçtikten sonra oyuna ön libero sokan bir hocayken
Ersun Yanal forvet çıkarıp forvet sokan bir isim. Ki 3 büyük takımdan birinin
hocası iseniz yapmanız gereken de budur Anadolu takımları karşısında.
Ve bu sene geçen senenden farklı olarak Fenerbahçe son
dakikaları çok iyi oynayan bir takım haline gelmiş durumda. Bunda takımın
kondisyon gücünün çok yukarıda olmasını büyük önemi var sanırım. Rakiplerine
nazaran oyunun son dakikalarında da dinç kalabilen takım gereken golü sürekli
bularak bugüne kadar puan kayıplarını minimuma indirmiş durumda. Bir diğer rakibi
Beşiktaş ise bu durumda Fenerbahçe’nin tersi nitelik taşıyor. Siyah-beyazlı
takım oyun sonlarını oynayamaması nedeniyle puanlar kaybetmekte, elindeki
puanlara rakiplerini ortak etmekteydi bugüne dek. Fenerbahçe futbol takımı bu
sene bize “Futbol 90 dakikadır.” sözünü birçok kere tekrar ettirdi. Bu açıdan
bir tebriği hak ediyor takım. Fenerbahçe’nin Galatasaray’a göre artısı ise
deplasman grafiğinin iç saha grafiğine göre çok dalgalı olmaması.
Deplasmanlardan mümkün olan maksimum puanı çıkaran Fenerbahçe ezeli rakibiyle
aradaki farkı bu noktada açtı ve adeta bugüne gelene dek işi bitirdi.
Sonuç itibariyle iki sene arasında Fenerbahçe açısından
muhteşem bir fark var ve bu fark Fenerbahçe’yi aşırı derecede ileri taşımış
durumda.
0 yorum:
Yorum Gönder