Bu yazımı sporda şiddete ayırmak istiyorum. Bunun en büyük
son örneğini Trabzonspor-Fenerbahçe maçında görmüştük. Sporda şiddetin tamamen
mantıksızlık olduğunu sizlerin de takdir edeceğini bildiğimden bu yazımla
ilgili pek bir sorun olacağını düşünmüyorum.
Öncelikle sporda şiddete yol açan sebepler nelerdir onları
açıklamakla başlayalım. Genel itibariyle sporda şiddete zemin hazırlayan en
büyük neden iki takımın ezeli “rakip” olması. Rakip sözcüğünü kullanırken
tırnak işareti içine almamın sebebi bu kelimeye dikkat çekmekti. Çünkü rakip,
herhangi bir dalda sizi geçmeye çalışan, rekabet unsurlarını kullanarak sizi
alt etmeye çalışan karşı taraftır. Oysaki günümüzde bu kelimenin “düşman”
kelimesinden çok da farkı kalmamış durumda. Günümüz algı problemlerinin en
büyüklerinden birisi bu noktada baş göstermektedir. Eğer spordaki “rakibinizi”
rakip değil, düşman olarak görürseniz zaten denecek bir şey kalmamış, söz orda
bitmiş demektir. Oysaki spor dostluk ve rakibe saygıyı esas olan bir bütündür.
Aksi takdirde yapılan şey spor değil savaşa dönüşür ve herkes mümkün olan bütün
çirkefliklerini artık düşman saydığı rakibine yapmaya başlar. Konudan daha
fazla sapmamamız gerekirse, sporda şiddetin ilk sebebi taraftarların rakip
takımı adeta kendine düşman ilan edip buna göre davranmasıdır. Bunda suçu
olanlar yöneticiler, medya ve bilimum galeyana getirici faktörlerdir. Bu
faktörler ateşi körüklemeyi durdurursa sporda şiddet problemi çok asgari düzeye
inecektir. Bundan emin olabilirsiniz.
Sonraki sebep ise hakem hatalarıdır. Özellikle ülkemizde
hakem hatalarına verilen taraftar reaksiyonu aşırı düzeydedir. Bu en basit
haliyle herhangi küçük bir hatada hakeme ana avrat küfredilmesiyle başlar. Hata
eğer ev sahibi takımın aleyhine ve büyük bir kayıp açıcı nitelikte ise sahaya
akla gelebilecek her şeyin atılabileceğini görürsünüz. Yukarıda belirttiğim
üzere bu tepkinin sınırlarını karşı tarafa duyulan “nefret” çizer. Bu kelimeyi
burada kullanmak bir spor yazısı olduğu için çok yanlış olsa da gerçeklikte
durum budur. Sonrasında maç, hakemin hatasının gölgesinde devam eder ve sonuç
bu dakikadan sonra değişmeden aynı kalırsa eyvahlar olsun! Artık neler
olabileceğini tahmin etmek bile istemezsiniz. Sahaya girenler, sahaya çakmak,
şişe (cam olması da olasıdır.), bozuk para gibi şeyler fırlatanlar, tel
örgülere saldıranlar, vs. İş çığırından tek bir hata ile çıkabilir. Böyle bir
atmosferde maç yönetmek ne kadar zordur tahmin edebilirsiniz sanırım. Ve
atmosfer de ister istemez hatayı getirir. Ne de olsa her şey diğer faktörlerden
etkilenir. Buna insan da dahildir.
Son olarak değinmek istediğim şey ise futbolcuların
hareketleri ve skordur. Eğer rakip takım oyuncusu provokatif amaçlarla bazı
hareketlerde bulunuyorsa ister istemez tansiyon yükselir. Bu artık kontrolden
çıkmış bir durumdur. Fakat taraftarların bu durumda sakin kalmaları ve tepkinin
dozajını arttırmamaları gerekir. Skor konusuna değinmek gerekirse de;
desteklediği takımın karşı taraf karşısında çok aciz duruma düşmesi iç saha
taraftarını, çoğunlukla büyük rakipleri karşısında, çılgına çevirir. Sonrasında
skor nedeniyle esas suçlu (bu kelimeyi kullanmak ne kadar doğruysa artık…)
olarak gözüken kendi takım oyuncuları iken taraftar rakip takım oyuncularına
yabancı madde fırlatmaya başlar. Sonuç itibariyle maç artık deplasman takımıyla
taraftar arasında eşitsiz bir kavgaya dönüşür, sonrasında da bir ihtimal maç
tatil edilir. Bu esasen deplasman takımına yarayan bir durumdur.
Yukarıda yazdıklarımla konuya mümkün olduğunca bir açıklık
getirmeye çalıştım. Umarım yeterince anlaşılır olmuştur. Son olarak eklemek
istediğim ise spor, özellikle futbolda karşılaştığımız şiddetin ve bu şiddetin
unsurlarının iç saha avantajına sahip takıma hiçbir şey katmadığıdır. Yeterince
aşikar olduğunda hemfikirizdir umarım…
0 yorum:
Yorum Gönder